1. Bölüm

17.7K 295 21
                                    

           Yatağının üzerine bıraktığı outdoor çantasına son birkaç parça eşyasını da bırakıp fermuarını kapattı, eğildiği yerde doğrularak giyinme dolabının kapağında bulunan aynanın karşısına geçti.

"Hazırım galiba" derken üzerindeki dik çizgili siyah beyaz tişörtünü düzeltiyor, kısa kot şortuna sağa ve sola dönerek bakıyordu. Ara ara da kıvırcık ve kabarık olan sarı saçlarını da düzeltmeyi ihmal etmiyordu.

                Üniversitede ikinci yılını geride bırakırken okulların kapanması ile düzenlenen kamp etkinliğine katılan Ayça, uzun süredir gezmediği ve derslerin yoğunluğundan başını kaldıramadığı için şimdiden içinin ferahladığını hissediyordu.

Kendisine bakma işlemini yarıda kesen korna sesi ile hızla çantasını aldı, tek kaldığı evinde aynı hızla girişe giderek siyah spor ayakkabısını giydikten sonra anahtarını da kontrol ederek evinden ayrıldı.

Bulunduğu binadan çıkması fazla sürmezken dışarı attığı ilk adımdan itibaren koşarcasına hızlı hareket etti ve kapısı açık olan, okulun servis olarak ayarladığı otobüsten içeri giriş yapıp çocukluk arkadaşı Zühre'nin yanındaki koridor tarafında olan yerini aldı. Onun gelmesi ve yerine yerleşmesi ile de son yolcusunu alan şoför aracı hareket ettirdi.

Aldığı nefesi sesli bırakırken çantasını da kucağına yerleştiriyordu.

"Fazla beklemediniz dimi."

Zühre, sürekli kabarık saçlarıyla gezen arkadaşının sevimli haline gülümseyerek baktı. Küçük yaştan itibaren birbirlerini bulmuşlar ve hiç ayrılmayacak gibi dost olmuşlardı. Ara ara Ayça'nın kısa boyuna takılsa da her daim neşesini koruyan dostunu çok seviyordu.

"Beklemedik."

"Aman iyi" derken yanında beliren kişiye gözlerini çevirdi ve gülmesi dudaklarından bir anda silindi. "Ne var."

Aynı bölümde okuyan Kübra adında uzaktan arkadaşının iki yaş büyük abisi Kubilaydı ve hiç hoşlanmıyordu. Bazı genç kızların hayalindeki erkek olabilirdi keza baktığı kişi her zaman bakımlı, kibar, uzun boyuna rağmen cılız bir vücudu yoktu ve yakışıklı biriydi ama fazla ısrarcı tavrı itici bulmasına sebep olmuş arkadaş dahi kalamayacak bir duruma getirmişti.

"Nasılsın diye soracaktım."

"Bundan sana ne" dedikten sonra bedenini kolaylıkla hafifçe arkaya çevirdi, birkaç sıra arkada bulunan Kübra'nın gülen gözlerine sinirle baktı ama Kubilay'ın hafifçe yüzüne doğru eğilmesi ile bedeniyle bakışlarını önüne çevirdi.

"Daha kibar olabilirsin."

"Olmazsam ne olacak. Mezun oldun gene kurtulamadım senden" diyerek koyu kahverengi gözlere alttan baktı.

"Kubilay...."

İkili birbirlerine çatık kaşlarla bakarken Zühre'nin uyarı dolu sesi ile eğilmekte olan adam yerinde doğruldu, birkaç saniye sessizce baktıktan sonra başka bir şey demeden kalktığı yere doğru yöneldi.

Ayça ise başını hafifçe yana ve yukarı çevirip "Bu herif bir gün elimde kalacak" dediğinde Zühre'nin havayı değiştirmek için zoraki gülmesi ile sinirle güldü, bakışlarını uzun siyah saçlara sahip olan arkadaşına çevirdi. "Yere yakından korkacaksın derler beni hafife alma, bende boş değilim hani."

Zühre bu kez içten güldü ve tek kaşını kaldırarak duruşunu dikleştirdi.

"Ustan kim."

Genç kadın elini havada savurarak "Anladık anladık..." dedi ve birkaç saniyelik kısık sesli gülüşmelerinden sonra başka konuşma aralarında geçmedi. Diğerleri gibi İstanbul trafiğine gözlerini çevirmişlerdi.

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin