14. Bölüm

6.1K 234 24
                                    

İlk önce kapının açılıp kapanma sesini duydu, daha sonra da yatağının boş tarafına gelen ağırlığı hissetti. Göz kapakları kapalı olsa da kaşları çatılırken diğer taraftaki komodinin üzerinde bulunan gece lambası açıldı, göz kapaklarını aralayıp yan yattığı yerde birkaç saniye görüş alanındakilere baktı.

Hava kararmış ve odayı az bir ışık huzmesi aydınlatıyor, hemen yanında ki komodinin üzerinde de çantası duruyordu. Birkaç kere gözlerini kapatıp açtı, son anlarını düşündü.

Cihangir'in odası olduğunu fark ettiğinde bir anda oturur pozisyona geldi, yan tarafında oturmakta olan adama sinirle baktı.

"Ne işim var burada!" dese de cevap beklemeden dizlerinin üzerinde kalkıp bağırmaya başladı. "Sen nasıl olur da mahkemeyi kapattırırsın! Gel de geleyim git de giyeyim öyle mi!"

Başına şiddetli bir ağrı girdi, avuç içleri ile şakaklarına baskı uyguladı.

Cihangir ise sırtını yatak başlığına dayamış ve ayaklarını uzatarak eşini tebessümle izlemişti.

"Yemek hazır. Gel bir şeyler ye. Sonra da ağrı kesici iç." Yerinden kalktı tek elini uzattı. "Hadi gel."

Çakır gözleri sinirden çakmaklaşırken ellerini başından çekti, yataktan inerek eski odasına yöneldi.

Evden ayrıldığı zamanlarda eşyası veya kendine ait ne varsa hiçbirini almak için geriye dönmemişti. Ayrılırken sadece dizüstü bilgisayarı yanında diye onu almıştı.

"Ben evime gidiyorum!"

"Ayça!"

Aldırmadı, önünde durduğu kapıyı araladıktan sonra koridorun sonuna, ayağını yere vura vura yöneldi ve bir anda kendisini havada hissetti.

"Ne yapıyorsun sen!"

Eşini sol omzuna atan adam çatık kaşlarla birkaç adım attıktan sonra merdivenleri inmeye başladı.

"Bırak!"

Diz kapakların uyguladığı darbeler göğüs kafesine gelirken küçük ama sert yumruklar da sırtına iniyordu. Umursamadı.

"İlk önce yemeğini ye!"

"Bıraaaak!"

Hızlı indiği merdivenleri tamamlayıp salona geçti, hazırlanan yemek masasından bir sandalyeyi çekip eşini omzundan indirerek oturttu, kendisi de hemen yanına geçti.

"Yemeğini ye!

Sinirden açık teni kızarmaya başlayan kadın, sadece yanında ki adama baktı.

"Yemeğini ye dedim!"

"Çocuk muyum ben!"

Kaşığını eline alıp çorbasına bıraktı ve "Değilsin de senden iki tane daha olsa fena olmazdı" dedi, eşine bakarak gülümsedi.

Ayça ise kısık gözlerle bakıyordu.

"Hadi yemeğini ye..."

İmayı daha yeni anlasa da anlamamazlığa verdi. Önüne dönerek yemeklere göz gezdirdi.

"Misafir mi gelecek!"

"Çorbasından ilk kaşığını alan adam, "Hayır, neden sordun" dedi.

"On kişilik yemek var burada!"

"Ne seversin bilemedim..."

"Evde kalsaydın bilirdin!"

Burnundan sesli bir nefes alırken eşinin de sinirli gözleri etrafta gezindi.

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin