13. Bölüm

6.1K 238 18
                                    

Çalan ev zili ile gözlerini araladı, yorgunlukla kalkarak sabahlığını giyinip kapıya yöneldi.

Gece geç saatte yattığı için henüz kendine gelemiyordu ama kapıyı açtığında kuryenin, "Ayça Kozan mı" diye sorması üzerine silkelendi ve kendine geldi.

"Evet."

Zarfı uzatan adam "Bu sizin" dediğinde genç kadında uzatılanı aldı, inceleyecekken "TC kimlik numaranızın yanına imza" diyerek uzatılan sekterliğe bakışlarını çevirdi.

Birkaç saniye sonra, attığı imzanın peşine teşekkür edip kapıyı kapattığında aile mahkemesinden gelen tebligat olduğunu gördü, iç çekerek salona geçti ve kendisini üçlü koltuğun kenarına bırakarak tebligatı açtı.

İlk duruşma tarihine baktığında Cuma günü olduğunu gördü. İç çekti.

Bir, bir buçuk saat sonra babasının yanına, adliyeye gittiğinde bir müddet boş odada bekledi. Babasının bir duruşmada olduğunu öğrenmişti. Aklında ki soruyu artık sormak istiyordu. Babası onu her zaman, her koşulda düşünmüştü peki ya o babasını düşünmüş müydü. Bilemiyordu.

Bir süre sonra babasının gelmesi ile ayaklandı.

"Kolay gelsin baba."

Gülümserken elinde ki dosyaları masasına bıraktı, eğilip kızını iki yanağından öptükten sonra doğruldu.

"Otur otur" derken de kızının karışında ki koltuğa geçiyordu. "Hayırdır ay parçam." Çakır gözlerde hüzün bulutlarını fark etti. "Sen iyi misin."

Derin bir iç çekti.

"Cuma günü ilk celse varmış baba."

"Eğer..." Kızının gözlerini inceledi. "Biraz düşüneyim diyorsan ileri tarihe atalım gülüm. Ben, sen istedin diye araya aldırttım."

Hafifçe gülümsedi, başını sağa sola salladı.

"Hayır. Teşekkür ederim ve bir de..." İç çekti. "Baba..."

"Efendim..."

"Sen bir olayı iki kere yaşadın. O kadının sana yaşattığı şeyi...." Babasının kaşları çatıldı. "Bende san-"

"Ayça!"

Babasının keskin ve hafif sinirli seslenişine karşılık cümlesini tamamlayamadı keza Orhan bey de lafın gideceği yeri çoktan anlamıştı.

Sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes aldı, yavaşça bıraktı. Öne doğru eğildi, kızının gözlerine dikkatle baktı.

"Aynı şey değil."

Çakır gözleri dolarken kısa bir an bakışlarını babasından kaçırdı.

"Sen istememiştin. Ben ısrarcı oldum. Aynı aile için tekrardan aynı şeyleri yaşattım..."

"Hayır! Değil."

Konu o kadın olunca sinirlerine hakim olamamaktan korkuyordu. Sakinleşmek amacıyla ellerini ovuşturdu. Yaşananların ağır yükünü artık kızı çeksin istemiyordu. Sebep olmadığı bir şeyin ağırlığını zaten yıllarca çekmişti.

"Bak kızım... Yani bu durumda nasıl denir bilmiyorum, aranızda ne geçti de birden böyle oldun onu da bilmiyorum, söylemiyorsun da... O yüzde söyleyeceklerimi sakın yanlış anlama tamam mı."

Dudaklarını birbirine bastırıp içeri doğru kıvırırken başını olumlu anlamda salladı.

"Ben Hülya ve Nevin hanım gibi olmanı istemediğimden çok çabaladım. Onlar gibi babasız çocuk büyütme diye istemedim. Benim ne Salih'le ne de Cihangir'le bir derdim olmadı, olamaz da. Cihangir dostumun oğlu, bir yaşa kadar kucağımda büyüdü, oğlum gibi. Yani... Sana ne yaşattı bilmiyorum, bu laflarım canını sıkmıyor dimi ay parçam. Över gibi oldum sanki."

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin