16. Bölüm

6.4K 225 20
                                    

Tahir, restorana gelip gözleri yaşlı üç kişiyi alarak yola çıktı. Orhan beyi zor da olsa sakinleştirmişti ama arkadaşını sakinleştirebileceğini düşünmüyordu.

Yer yer Zühre'nin iğneli sözlerine maruz kalsa da hoş gördü. Arkadaşının hayati tehlikesi vardı, korktuğu her halinden belliydi. Üç kişiyi kendi evine bırakana kadar da evde olan gerekli malzemeleri savcı görmeden hızla çıkarttı. Orta yaşlı adamın, ne olacağının farkında olduğunu görüyordu ama savcı kimliği ile ortalığın kızışabileceğini de düşünüyordu. Zaten zar zor ikna etmişti bir de bu işin arasında tekrardan uğraşa girmek istemiyordu.

Aynı zaman diliminde Ömer de bodrum kata inmiş, büyük el çantalarına malzemeleri dolduruyordu. Diğer adamlar da demirden kasaları yukarı taşıyor, doldurduğu her çantayı beklemeden araçlara götürüyorlardı.

"Benim yüzümden... Benim yüzümden!"

Telefonuna bir arama geldi, işini yarıda kesip aramayı cevaplandırdı.

"Abi."

Cihangir, durduğu kavşakta sinirle yüzünü sıvazladı ve eşinin deyimi ile kükremeye başladı.

"Sana konumu aktar demedim mi!"

Muhatabı, yalvaran bir ses tonuyla cevap verdi.

"Abi kurbanın olayım sen dur! Tahir abi ve Mahir abi de beklemeni istiyor! Birkaç adam canlı konumu takip ederek gidiyor zaten."

"Ömeeer!"

Yüzü ekşirken telefonu kulağından çekti, yanında ki rafa bıraktı ve işine devam etti. Hoparlöre almaya gerek bile duymadı keza abi dediği adam delirmiş gibi bağırıyor, hoparlör işlemi görüyordu.

"Konumu gönder!"

"Abi gözünü seveyim ne olursun bekle! Tek gitme!"

"Konumu gönder dedim sana! Başlatma Tahir'e de Mahir'e de! Benim sözüm mü onların sözümü! Delirtme beni! Zaten delirdim, oraya gelirsem öldürürüm seni!"

Sinirden ve dehşet hissettiği korkudan dolayı şiddet eğilimi had safhadaydı. Hiçbir zaman bu kadar korkmasa da şimdi öyle değildi. Eşine bir şey olacak korkusu tüm benliğini sarmış, nefes aldırmıyorken gözlerinin önünden kamera görüntüleri bir türlü gitmiyordu. Ayça'nın boğazının sıkılması, araca fırlatılarak çarpıp yere düşmesi ve adını korkudan haykırması... Gözlerinin önünden gitmiyordu.

"Abi inan seni düşündüğümden yapmıyorum. Sana bir şey olmaz ama tek başına oraya gidersen yengeye bir şey olur korkusuyla, bizden önce gitmeni istemiyorum... Kusura bakma ama bu durumda onların sözü."

Sinirle gözlerini kapattı, alnını direksiyona yasladı. Sakin kalmaya çalışırken içten içe Ömer'e hak verdi. Sinir anıyla işleri kötüye çekebilirdi. Birkaç saniye sonra alnını direksiyondan çektiğinde, etrafta ki araçların korna çalarak sürüşlerine devam ettiklerini daha yeni fark etti ama umursamadı.

"Diyeceklerimi harfiyen al, öyle yola çıkın."

İlk defa kolay sakinleştiğini gören adam iki kaşı havayken telefonu aldı, işine devam ederken kulağı ile omzu arasına bıraktı.

"Dinliyorum abi."

Birkaç cümle ile istedikleri net bir dille belirten adam aracını müsait bir yere park edip beklemeye başladı. Beklerken de gözünün önünden gitmeyen görüntüler yüzünden sessizce ağladı. Bir süre sonra kardeşinden gelen çağrıyı cevaplarken derin bir çekerek ağlamasını durdurdu.

"Söyle."

Bitik sese karşılık, görmese de kardeşinin kaşları çatıldı.

"Bizi bekle abi. Az bir yolumuz kaldı zaten."

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin