3. Bölüm

7.4K 257 7
                                    

Beyaz temanın üzerinde, mavi ve tonlarının renklendirilmesi ile döşenen oturma grubuna, duvarda asılı iç açan tablolara ve odanın fazla geniş olmamasına rağmen ferah duruşuna, oturduğu tekli koltukta göz ucuyla baktı. Bakışlarını karşısında ki kadına çevirdiğinde kollarını koltuğun kolçaklarına bıraktı, oturuşunu rahat bir pozisyona getirdi.

"Varlığın sinirimi bozuyor."

Beklemediği bir kahkaha ile kaşları çatıldı. Baktığı kadının beyaz teni ise hızla kırmızıya dönüyordu ve bu kahkahanın yerini gülme sesleri alalı biraz zaman geçti.

Ayça gözündeki yaşları elinin tersi ile silerken "Bunu bana en son söyleyen kişi fazla yaşamadı" dedi, Cihangir'in tek kaşı kaşı havalandı.

Gülmekten dolayı çakır gözlerin yaşardığını görse de kadının bakışlarında ki acıyı da fark etmişti ama kurduğu cümle tuhafına gitti.

"O ne demek."

"Hiç..." gülmesini durdurmak için derin derin nefesler aldı ve bıraktı. Artık daha sakin hissediyordu. "Cidden bunun için mi buraya geldin."

Ayça, baktığı adama karşı çocuksu mu bilemiyordu ama hâlâ bir şeyler hissederek bakıyordu fakat turkuaz gözlerde kendisine karşı bir şeyler göremiyordu.

'Daha yolun başı.... Zamanla olur....'

"Beni tedirgin ediyorsun. Bana içimi rahat ettirmek için bir garanti vermen lazım yoksa sürekli seni izlettirmek zorundayım. Sürekli peşinde olmak sinirlerimi yükseltiyor."

Net açıklama karşısında derin bir nefes alan kadın birkaç saniye sessizce Cihangire baktı.

"Ne gibi bir garanti istiyorsun."

"Onu bende bilmiyorum" deyip dirseklerini diz kapağına bıraktı ve sert bakışlarını kadından ayırmadı. "Neden bana karşı bu kadar anlayışlı olduğunu hissediyorum."

Genç kadının mimiklerinde oynama olmasa da Cihangir çakır gözlerdeki tebessümü görüyordu.

"Belki de hak veriyorumdur sana. Olamaz mı."

Alayla gülerek sırtını geriye yasladı.

"Doğruyu söylediğimden hiçbir zaman emin olamazsın."

Ayça tebessümle dudaklarını aralasa da cevap veremeden evin zili çaldı, genç adamın kaşları çatıldı.

"Birini mi bekliyordun."

"Hayır" diyen kadın ayaklandı. "Hemen dönerim."

Günün geç saatinde kimin gelebileceğini düşünerek birkaç adımda kapının önüne gitti, yavaşça araladı ve tanıdık kişiyi gördüğünde tamamen açtı.

"Baba."

Orhan bey erkek ayakkabılarında olan gözlerini tebessüm eden çakır gözlere çevirdiğinde kızı bakışlarını yakalamış olacak ki sormasa da çekinik bir ses ile açıklama da bulundu.

"Cihangir."

Babası adeti olmayan bir şey yaptı, davet edilmeden gözleri etrafta gezinerek içeri girdi, kızının gülen bakışları altında kapıyı yavaşça kapattı.

"İyi misin baba... Hem daha biraz önce beraberdik, bir şey mi oldu."

Konuşmaları az da olsa daha net duyan Cihangir ise dişlerini sıkarak oturuşunu dikleştirip boğazını temizlerken Orhan bey de yavaş adımlarla oturma odasına yöneldi. Bir yandan da cebinde ki telefonu çıkartıyordu.

"Telefonunu arabada düşürmüşsün de ondan geri geldim ay parçam."

Saniyeler sonra iki adam karşılaştığında Cihangirin bakışları sert ve sıkıntılı, Orhan beyin ise hem tedirgin hem de yumuşaktı.

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin