22. Bölüm

5.9K 212 11
                                    

Baba kızın tatlı atışmaları anne kızı alana dek sürdü. Mine hanımın aracını da getirmek gerektiği için yolculuğun geri kalan kısmını Zühre ve Ayça, Mine hanımın aracıyla geçirirken Orhan bey de müstakbel eşiyle tamamladı.

Eve vardıkları ilk dakikalar da Mine hanımın giderek yükselen heyecanı ile salonda ki yemek masası hazırlandı, servisleri açıldı. Evin tamamı eksik var mı diye kontrol edildikten sonra mutfak masasında güzel bir kahvaltı yapıldı lakin heyecandan pek de yiyen olmadı.

Birkaç saat sonra herkes hazırdı ve misafirler gelmişti.

Mine hanımın tarafından kardeşleri ile annesi gelirken Orhan bey tarafından da birkaç yakın aile dostu ile Süha bey, Tahir'in annesi ve kardeşi, Cihangir ile annesi ve kardeşi Mahir ile üç arkadaşı geldi. Davet edilenlerin tamamı geldiğinde Orhan bey ilk önce, daha yeni haberdar olduğu Tahir'in kardeşi Şehrazat ile tanıştı. Konuşmanın ilerleyen dakikalarında herkes teker teker muhabbete dahil olurken Cihangir sessizce eşine bakıyor, kendisine değinmeyen çakır gözlerden gözlerini ayırmıyordu.

Kısa süren muhabbetin kesilme sebebi gelen nikâh memuru oldu. Heyecanla hazırlanan masaya geçildiğinde Orhan beyin şahidi Süha bey, Mine hanımın ise kız kardeşi olmuştu. Birkaç dakika sonra imzalanan defter ve alınan cüzdan ile memur geldiği gibi gitti, yemeklerin servis edilmesiyle hazırlanan yemek masasına geçildi.

İlk dakikalarda Şehrazat abisini hem sinir etmek hem de Zühre ile kaynaşmak için birkaç hamlede bulunduğunda Cihangir gülümsese de gözlerini eşinden almadı. Çakır gözler ısrarla bakmıyor, adeta yok sayıyordu. Bazı anlarda varlığını sorgularcasına bir boşluğa düşerken sağ yanında ki kardeşi daha fazla dayanamayarak boğazını temizledi, karşısında ki çakır gözlerin kendisine çevrilmesini sağladı.

"Sen nasılsın yenge. Hiç konuşamadık."

Ters tepki verme isteğini hafif gülümseme ile gönderdi keza bu ters tepki isteği yenge sıfatınaydı.

"Adımla seslensen de olur. Senden küçüğüm sonuçta."

Eşinin kopyası ama bakışları oldukça farklı olan adamdan neşeli bir gülüş gelirken Cihangir de sessizce kardeşi ile eşi arasında göz gezdiriyordu.

Orhan bey ise kaşlarını çatmamaya özen göstererek Mine hanımın kardeşi ile girdiği sohbeti devam ettiriyor, bir yandan da bir kulağı ile dinliyordu.

"Abimin eşi olduğun gerçeğini değiştirmiyor dimi."

Boğazını temizlerken yutkundu.

"Öyle tabi..."

"İşlerimin yoğunluğu ile yanına gelemedim. En kısa süre de bir kahve içeriz dimi. Sende müsait olursan tabi."

Hafif ve içten bir tebessümle "Acele etme. Belki de gerek kalmaz" dediğinde Cihangir'in yüksek aldığı nefes sağında ki kardeşi ve solunda ki annesi tarafından fark edildi. Hülya hanım konuşmayı devraldı.

"Önemli olan senin iyi olman kızım."

Çakır gözleri orta yaşlı kadına çevrildiğinde daha farklı olan bakışlarla Cihangir iç çekti.

"İyiyim..."

İçten gülümsemesini bahşeden kadın "Aman iyi ol" dedi ve yemeğine devam ederek oluşabilecek gerginliği yok etti.

Yemeğin geri kalan süresi boyunca Tahir ve Cihangir aynı kişilere bakmaktan sohbete katılamazken Ayça ve Zühre de masaya bakmaktan konuşmalara adapte olamadılar.

Yemek bitiminde üç genç kadın kimseye izin vermeyerek masayı hızla toplayıp bulaşıkları daha sonra makineye dizmek üzere tezgâha bıraktılar ve çay ile tatlı servisi için üç tepsi hazırladılar.

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin