21. Bölüm

6.2K 220 6
                                    

Pazar gününün, sabah saatlerinde erkenden restorana gelen kadın, Kadir ile baş başa oturup konuştu ve fikir alışverişinde bulundu. Kararsız kaldığı konularda yeni müdürden birkaç fikir aldı ve beğendi. Karar kıldığı konularda da destek gördü. Öğle saatlerine doğru Cihangir'in habersiz gelmesi ile de konuşmaları son buldu.

Karşısında ki sandalyeye geçen adama çatık kaşlarla baktıktan sonra gözlerini solunda ki camdan dışarıya çevirdi.

"Ne işin var burada."

"Görüşmelerde yanında olayım dedim."

Sinirli bir nefes aldı ve yavaşça bıraktı. Dışarı da olan bakışlarını eşine çevirdi.

Kolluğunu çıkartmış ve iki güne oranla alt dudağının kenarında ki yaralanma büyük bir hızla iyileşmiş gibiydi. Aldığı ve vermeye bile fırsat tanımadığı saatin zinciri ile farkında olmadan iç çekti.

"Senin de olacağını bilseydim kabul etmezdim."

Sırtını sandalyeden ayıran adam, sol kolunda ki ağrı henüz geçmediği için yavaş bir hareketle, birleştirdiği ellerini masaya bıraktı.

"Benden gelen yardımı kabul ediyorsun ama beni görmek mi istemiyorsun."

Alayla karışık sinirle gülümsedikten sonra imalı bir ses tonu ile derinden nefes aldı, yavaşça bıraktı. Bakışlarında ki umarsızlık da kendini belli ediyordu. Evlilikleri boyunca sadece birkaç defa bir araya gelmişlerdi ve Cihangir'den büyük bir belirsizlik gelmişti. Biraz da kendisi öyle olmak istiyordu ve işin sonunda bağlantıları tamamen kopartıp kendi yoluna gitmek.

"Biraz da ben sana acıyayım dedim. Malum... bu ara kendini yalandan da olsa iyi hissetmen gerekiyor." Sırtını sandalyesinden ayırdı ve hafifçe eşinin yüzüne eğilip gülen yüzü ile gözlerini kısarken "Yoksa senden kurtulmak zor, gönlün olursa boşanmaya ikna olursun belki" dedi ve alaycı gülüşünü devam ettirerek sırtını geriye yasladı.

Sakinliği, kendini kasmadan içindekileri söylemesi Cihangir'in içinde ki enerjiyi çekip almıştı. Hiçbir zaman eşine acımamıştı ama evliliği inatla istemediği ve zoraki o masaya oturtulmasını hazmedemediği için acıyormuş gibi göründüğü zamanların olduğunu biliyor, o zamanlarda da açıklama yapmayarak eşini kötü hissettirdiğinin farkındaydı.

Sırtını geriye yasladı ve alaycı gülen çakır gözlere birkaç saniye hüzünle baktı. Duyduğu cümlenin benzerini, evliliklerinin başında söylemişti.

"Sen dönmeden ben iyi hissetmem çakır gözlüm."

Genç kadının kaşları çatıldı.

"Bana öyle hitap etme demiştim sana." Aralanan dudakları umursamadan alaycı, sinirli ve zoraki gülümsemesini takındı. "Bu arada özür dilerim." Kaş çatma sırası eşine geçerken devam etti. "Boşanmayı beklemek gerçekten de çok sinir bozucuymuş. Üstelik sen on ay dayandın. Helal olsun ne diyeyim."

Sağ eliyle yüzünü sıvazladı, birkaç saniye uzak duran ve ciddileşen çakır gözlere baktıktan sonra sırtını geriye yasladı.

"Hatalar zincirini bir bir kırayım diyorum ama sen buna izin vermiyorsun. Ben yaptıklarımın, hissettirdiklerimin farkındayım. Özür de diliyorum, senden sadece yanında olmana izin vermeni istiyorum."

"Ödeşmesek ne anlamı kalır..."

Yaşadığını yaşatmadan bağları tamamen koparmayacaktı. Karar kıldığı bu konu için bu kadar sakin ve istikrarlıydı. Cihangir'in iyi davranarak umut vermesi, akabinde de eve gelmemesi ve geldiğinde de yumuşak tavrı... Kısacası tutarsızlığına karşılık tutarsız olacaktı. 'Tamam hallediyorum' dediği anda her şeyi başa saracak ve usandıracaktı. Usandığı gibi, zorla ayrılma eşiğine getirildiği gibi...

Eylül'ün KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin