Haftanın son bölümünden selamlar😊 Keyifli okumalar dilerim💜
BİRCE
Aklımın karışık olduğu zamanlarda yapılacak en iyi şey sabah erkenden işe gitmekti. Yetişmeyi bekleyen pek çok sipariş vardı ve ben hala kafedeki tek çalışandım. Henüz ilanıma başvuru yapanlardan içime sinen birisini bulamamıştım. Bu da haliyle sabah altıda işimin başına geçmeme neden olmuştu.
Eve sığamamış da olabilirim.
Zira yazın son günleri olmasına rağmen bastıran yağmur yüzünden mor şemsiye ile evden çıkmadan önce bakışmak zorunda kalmıştık ve ben ıslanmayı göze alarak kendisini yanıma almamayı seçmiştim. Acilen yeni bir şemsiye almam lazım. Bahar'la Utku'nun düğününün üzerinden üç gün geçmesine rağmen kendime gelebilmiş değildim. Yaşanan karşılaşma gerçekleşmemiş gibi davranmaya çalışsam da Yiğit'le gergin diyaloğumuzun film sahnesi gibi aklımda dönmesine engel olamıyordum. Çırptığım hiçbir kek hamuru ya da yapmaya çalıştığım hiçbir tatlı onu düşünmeme engel olamıyordu.
Neyse ki öğleden sonra yağışın bastırmasıyla aniden kafenin camında gördüğüm bir figür dikkatimi dağıtmayı başardı. Çünkü sırılsıklam olmuş genç bir kadın astığım ilana kısa bir göz attıktan sonra kafenin kapısını açarak içeriye girmişti.
"Me... Merhaba," dedi titreyen bir sesle. "Şey... Kusura bakmayın. Ben.. Ben çok üşüdüm."
Kafedeki dolabımda her zaman yedek kıyafetler bulundururdum. Mutfaktaysa temiz havluların bulunduğu başka bir dolap vardı. Kızın daha fazla konuşmasına izin vermeden onu bir sandalyeye oturtup saçlarını kurulaması için küçük bir havlu uzattım. Sonra da dolabımdan basit bir tişört ile kot pantolon almak için arka tarafa yöneldim.
"Sen saçlarını kurula. Ben arkadan kuru kıyafetler alıp geliyorum." dedim saçlarını kurulamaya çalışan kıza. Aldığım kıyafetleri Bade'ye uzattıktan sonra ona lavaboyu gösterdim.
"Bade ben. Çok teşekkür ederim." dedi minnetle.
"Birce ben de. Rica ederim. Rahatına bak lütfen."
Bade lavaboda üzerini değiştirirken bende ona bitki çayı hazırlamaya koyuldum. Üşüdükten sonra içilen sıcak bir ıhlamur kadar sevdiğim çok az şey vardı.
"Ben gerçekten çok teşekkür ederim." Üzerindeki kuru kıyafetlere göz gezdiren Bade yanıma dönmüştü.
"Ihlamur hazırladım sana. İçini ısıtır al hadi." dedim hazırladığım bardaklardan birini ona uzatarak.
"Çok severim," diyerek sevinçle elimdeki bardağa uzandı. Küt kesilmiş sarı saçları ve minyon görüntüsüyle sevimli bir kızdı. Ihlamurdan bir yudum aldıktan sonra nihayet konuşmaya başladı. "İş ararken camdaki ilanı gördüm. Görüşmeye gelmek isterken yağmura yakalandım gördüğünüz gibi."
"Öğrenci misin?" Bade en fazla yirmisinde görünüyordu.
"Evet, gastronomi okuyorum. İkinci sınıf öğrencisiyim."
"Gerçekten mi?" diye sordum heyecanla. "Bende gastronomi mezunuyum. Anladığım kadarıyla çalışmaya ihtiyacın var."
"Evet," derken bir yandan da başını öne eğmiş, dudaklarını ısırıyordu. "Maddi olarak biraz zorlu bir dönemden geçiyorum."
Öğrencilik dönemlerim gözümün önüne gelirken şefkatli bir sesle "Utanma sakın," dedim. "Maddi olarak zorda olmanın ayıp bir yanı yok. Üstelik çalışmak istemen çok güzel. Maddi bağımsızlık özellikle biz kadınlar için çok önemli." Onu cesaretlendirmek istiyordum. "Öğrenciliğim boyunca bende çalıştım." Yağmurla birlikte gelen bu kıza içim ısınmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Sen İnandır (Tamamlandı)
RomanceMor bir şemsiye hayatınızın gidişatını değiştirebilir mi? Birce, aklı başında olmanın güvenli bir liman olduğuna inanırdı. Hayat dediğiniz dalgalı denizde bir fırtına sizi bulduğunda sakin bir limanda demir atmış olmaktan daha güzel ne olabilirdi k...