31. Bölüm

3K 286 13
                                    

Herkese merhabaa😊 Yeni bölüme geçmeden önce bu haftaki diğer bölümün çarşamba günü geleceğini sizlere haber vereyim istedim. Ayrıca cumartesi günü güzel bir haberle birlikte sürpriz bir bölüm daha paylaşabilirim.

Keyifli okumalar💜

BİRCE

"Merhaba," dedi Lucas Celine'in elinden tutarak bana doğru adım atarken. Celine'i ilk görüşüm olmamasına rağmen aradan geçen birkaç ayda o kadar büyümüştü hayretle ikisine bakakalmıştım.

"Hoş geldiniz," diyebildim nihayet ve eğilip Celine'i yanağından öptüm. Sonra da Lucas'a dönerek "Her geçen gün sana daha çok benziyor," diyerek ona sarıldım.

"Annesine benzememesine seviniyorum." dedi Lucas gergin bir şekilde gülerek. Lucas ve Celine'in gelişi kısa bir an için de olsa Yiğit'in varlığını unutturmuştu. Onun bize çevrilen soğuk bakışlarını fark ettiğimde konuşma gereği hissettim.
"Lucas bu arkadaşım Yiğit," dedim onu işaret ederek. Lucas elini uzatıp kibarca gülümseyerek Yiğit'le tokalaşmak istedi. "Memnun oldum."

Yiğit'in bakışları memnun olmadığını söylese de o da yarım ağız "Ben de." diyerek kendisine uzatılan eli kavradı. Hiç kimsenin Kalipso'dan ayrılmaya niyeti yok gibiydi bu yüzden masalardan birini işaret edip oturmayı teklif ettim. Ortamdaki gerginliği azaltmak adına "Ben sizi yarın bekliyordum," dedim Lucas'a. Celine'i kucağıma aldıktan sonra da Fransızca "Nerede kalacaksınız?" diye sordum.

"Senin evin yakınlarında bir arkadaşımın evi var," dedi Lucas. "Orada kalacağız." O sırada kucağıma tam olarak yerleşen Celine sırtını sıvazlamamla beraber yorgunluktan uyuyakaldı.

"Seni sevdi," dedi Lucas. Bakışlarındaki hayranlıkla ikimizi izliyordu. "İçine kapanık bir çocuk, herkese bu kadar çabuk alışamıyor."

"Birbirimize benziyoruz."

"Annesi sen ol isterdim. Karakterinin bana seni hatırlatması hoşuma gidiyor." Lucas'ın sözleri gözlerimi ondan kaçırmama neden olurken Yiğit Fransızca konuştuğumuz için bu hareketime anlam verememişti. Neyse ki konu daha fazla uzamadı ve Lucas Celine'ini kucağımdan alarak kısaca bize veda ettikten sonra yanımızdan ayrıldı.

Bu süre boyunca sessizliğini koruyan Yiğit nihayet konuştu. "Lucas'ın çocuğu olduğunu bilmiyordum. Eşi nerede?"

"Boşanma aşamasındalar." dedim ona cevap olarak. "Zorlu bir süreçteler."

Yiğit söylediklerime herhangi bir cevap vermeden "Çocukları seviyorsun," dedi. "Çok iyi bir anne olursun."

"Evet, çocukları ve masum hallerini çok seviyorum."

"Lucas da bunun farkında," dedi gözlerini devirerek. "Celine'in annesi olmanı arzu eder gibi bir hali vardı. Hazır boşanıyorken."

"Ne demek istiyorsun?" derken sesim yükselmişti.

"Ben bir şey demek istemiyorum. Lucas'ın sana olan ilgisi apaçık ortada zaten. Boşanmış olsa az önce sana evlenme teklif ederdi." Yiğit Fransızca biliyor olabilir miydi?

Öfkeyle oturduğum yerden ayağa fırladım. "Yeter! Seni ilgilendirmeyen meseleler hakkında yorum yapma."

"Seninle ilgili her şey beni ilgilendiriyor ve sen bunun farkındasın." dedi aramızdaki mesafeyi kapatırken.

"Git buradan lütfen." Sözlerimle Yiğit'in gözlerinde oluşan hayal kırıklığını görebiliyordum ve bu durum bende ona sıkıca sarılıp özür dileme isteği uyandırıyordu. Beni kıskanmasının yersiz olduğunu söylemek istiyordum. Lucas'tan ayrılma kararını seni gördükten sonra aldım. Bu cümleyi sesli dile getirme ihtimalim ödümü koparıyordu. Kalbimi öylece Yiğit'in ellerine bırakamazdım. Olmazdı. Bu yüzden ağır adımlarla kapıdan çıkıp gidişini izlemekten başka hiçbir şey yapmadım.

Beni Sen İnandır (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin