•4• Kayıpların Buruk Vedası

5.6K 97 12
                                    


Sessizlik, tıpkı durmaksızın çoğalan bir virüs gibi etrafımdaki her yeri esiri etmişken, bilinç altımda yükselen fısıltın dinlemeye doyamadığım bir şarkının durgun nakarat melodisi gibi geliyor. Sevdiğimi sanıyorum. Böyle de olsa bazen sesini duymayı.

'Kayıpların Buruk Vedası'

Dondurucu bir soğuk vardı şimdi içimde... Milyonlarca kırık cam parçası barındırıyorum sanki, acıtıyor. Buruklaşmış hislerimin ağına ise derin bir suskunluk takılmış.
Tepki vermiyorum. Onun yerine tüm bu yaşadıklarımı tıpkı bir film sahnesiymiş gibi uzaktan izliyorum.

Masumluğa bürünmüş nice neşeli duygularımdan geriye kalan, değerini yitirmiş kırıntıların batışı mıydı bu ızdırabın sebebi ?

Her geçen vakitte biraz daha yitiriyordum dayanma gücümü...

Yüzüme inen o tokadın acısını yaşıyorum. Tekrar tekrar o anı yaşamama mani olan hiçbir şey yok... Ansızın parlayan cesaretimin önüne geçmiş pasiflik öyle bir işlemişti ki zihnime.

Önemsiz bir eşya gibi asfalt yola fırlatılmanın korkusuyla kaç kez titreyebilirdi insan ?

Hata yaptın Sanya !

Zaten hep hatalıydın...

Gözlerimin önüne serilen İstanbul yolu bir şeyleri düzeltmeye veyahut yoluna koymaya yeter miydi bilmiyorum.
Uygar'la görüşüp her şeyi detayı detayına konuşmak istiyordum. Yaşadığımız bu saçmalığı... Neden ve ne uğruna yaşadığımızı öğrenmek istiyordum.

Omzumda hissettiğim el ile irkilerek yüzümü yan tarafıma çevirdiğimde kısık gözleri, önünden akıp giden asfalt yoldan ayrılmazken, direksiyonu tutmayan elinde bana doğru uzattığı bir mendil vardı. İç çekerek o mendille, yenisinin gecikmeyeceğini bile bile gözlerimin çevresindeki yaşları sildim.

"Teşekkür ederim." Dedim çatlak sesimle. Dudaklarımı aralayışım bile yetmişti boğazımdaki acıyı katlanılmaz kılmaya.
Rahatlatmak adına bir kaç defa öksürsem de daha fazla acıtmaktan başka bir halta yaramamıştı.

Oturduğum tarafa doğru hafifçe eğilerek torpido gözünü açtı. İçinden çıkardığı su şişesini elime tutuşturduğunda ıslak kirpiklerimi kırpıştırarak baktım ona.
Aracı rahat bir şekilde kullansa da fazlasıyla dikkatliydi. Sanki bir kerecik bakışlarını başka tarafa çekse ölecekti.

Sertçe yutkunarak suyun kapağını araladım ve küçük bir yudum aldım. Yeniden torpidoya koyacağım esna buz gibi sesinin kulaklarımı doldurmasıyla duraksamıştım.

"Biraz daha iç." Demişti ama sanki tek bir yudum daha alsam arabayı sağa çekip ağzımı burnumu kıracakmış gibi bir tavrı vardı. Neden bu kadar gergin olduğunu anlayamamıştım.

Yüzümü buruşturarak suyu torpidoya geri koydum. "Bu kadarı yeterli." Dedim yeniden arkama yaslanarak. "Baksana,' diye mırıldandım ardından, gözlerimi kırpıştırarak.

"Karakoldaki o söylenti... uyuşturucu kaçakçılığı ile suçlanıyor olması doğru değildi, bir iftiraydı değil mi ?"

Dudaklarımdan çıkan her bir sözde biraz daha nefessiz kalmıştım. Aileme karşı içimde biriken öfke beni düşünmeden bu arabaya sürüklemişken... Bu suçlamanın doğru olmasını kaldıramazdım sanırım.

Sadece kendisini değil, beraberinde beni de ateşe atacak kadar büyük bir suçtu çünkü...

Derin bir nefes verdi. "Uğradığı şey tamamiyle bir tuzaktan ibaret, için rahat olsun."

Lomidas (Ş.Ö.S) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin