•10• Soğuğun Riyakar Hissiyatı

2.1K 51 16
                                        

Christina Perri - Human


Neydi bu içimi kemiren şey?

Korku mu... Ya da güvensizlik?

'Soğuğun Riyakar Hissiyatı'

Buz tutmuş kalbimin merkezindeki mezarlıkta yanan kor ateş, öylece dairesel şekilde dalgalanan bir nehrin kıyısından yansımasını izleyen zarif çocukluğumu içinde barındırıyordu. Kendine bir hayli büyük elbiselerinin içinde kalmış minik bedeninin yanında, biriktirdiği milyonlarca hatıra gelmeyecek kadar acımasız anıyı saklarken yorulmuştu.

Kızarmış dudaklarının arasından çektiği her bir titrek soluğunda bir damla daha yaş düşürüyordu ayaklarının altındaki şeffaf zemine. Kumların altında avına doğru kıvrıla kıvrıla sürünen bir çöl yılanı misali damarlarımda kol gezen karanlık arzunun hissiyatı yankılanıyordu kulaklarında. Korkuyordu. Çok korkuyordu. Boğazına dizilen hıçkırıkların onu ne denli zorladığını görüyordum.

Titreyen bedenine sardığı kolları yetersizdi. Elbisesinin pembe kumaşından dizlerinin hemen altında biten eteği yara bere içindeki bacaklarını örtemiyordu. Buz gibiydi her yanı, artık yüreğim dahi onun kırılgan teni için yeterli veyahut ideal sayılmazdı.

Soğuktu.

Benim kalbim küçük bir kız çocuğuna çok soğuktu.

"Sensin," diyordu onun çaresiz duruşunu uzaktan, bir buz kütlesine yaslanmış vaziyette izleyen lacivert elbiseli kadın. Kimdi bu kadın? Çocuğun onu duymayışı ya da tepki vermeyişi, direk ona bakarak konuşmasına engel değildi. Dudaklarından dökülen tek kelime dahi bilinç altımın siyah ve mavi karışımı duvarlarına çarparak sayamayacağım kez yankı yapmıştı. "Kendin olamayacak kadar sensin." Diye devam etti. Ve durdu, gözlerini görmek istedim. En az bir hançer kadar sert işittiğim sesin nasıl gözlere sahip olduğunu öyle merak ettim ki...

"Bense kendimi aşacak kadar senim." Dediği vakit, tılsımlı bir dokunuş saç tellerimin arasından geçti. "Ama sen, kendini aşmaktan delicesine korktuğun için bana uzak bir ruhtan ibaretsin."

Dudaklarından çıkan her bir sözcükte daha da kuvvetlenen esinti çocuğun yanındaki kıvılcımı söndürdü ve küçük bedenine kuvvet veren tek ısı kaynağından geriye yalnızca, kısa süre sonra parçalanıp yok olacak bir tutam duman kaldı. Bunun etkisiyle yanağına bir damla daha yaş süzüldü, ve işte şimdi gerçek anlamda her yer buz gibiydi.

"İçindeki kindarlıkla, ait olduğun yerden çok uzakta bir silüetsin."

Rüzgar öylesine şiddetli esiyordu ki, bedenimi onlara doğru itilmekten geri çekemiyordum. Kadın ise gram etkilenmiş değildi. Nedendir bilinmez öfkeli olduğunu hissettim. Sesindeki uğultu, daha önce hiç duymadığım kadar karanlıktı.

"Sen, canını yakacak kadar kendinden habersiz bir sensin."

Kim olduğunu dahi doğru düzgün anlayamamışken, kulaklarımda küflü izler bırakan sözleriyle birkaç saniye içinde, çatlayan bir aynanın zemine düşen kırık camları misali parçalara ayrıldı, ve her bir parçası üzerindeki lacivert elbisenin rengindeki toz bulutları halinde rüzgara karıştı.

Geriye, yankılı bir halde işittiğim tiz kahkahası, ve onun sesine karışan küçük çocuğun hıçkırıkları kaldı.

Kalbimi kaplayan boşluğa fısıldadım, "kimsin sen?"

'Kimsin?'

Kimsin...

İnce, ama baskın sesi, iliklerimi titretecek uğultulu bir tonla yeniden yankılandı.

Lomidas (Ş.Ö.S) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin