Beğeniyorsanız vote verir misiniz?
❅
Sana bir keresinde, hayatın ne denli onur kırıcı olduğundan bahsetmiştim. Hatırlarsın ya... O lanet sokaklardan birinde ilk defa kollarının arasına sığındığımda.
❅'285. Ölümlü'
Üzerine nice dile kolay yalanlar adanarak çizilmiş bir tablonun en sade köşesinde yer alan kasvetli hayatı yaşıyorduk. Hepimiz... Hepimiz benliğimize yapışmış ruhsuzluk ile elde ettiğimiz durgun görüntünün ardındaki hırçınlıkta boğuluyorduk. Fiziksek bir şekilde soluksuz kalmaktan çok daha beterdi üstelik. Sanki bir el boğazımı yırtıyor, soluk borumu cehennem ateşi kadar sıcak parmaklarıyla tek seferde sökerek yaşamak için ihtiyaç duyduğum oksijeni bu şekilde ciğerlerimden alıkoyuyordu.
Evin içinde bulduğum boy aynasından çökmüş bedenimi izlerken bir titreme dalgasının tüm uzuvlarımdan geçtiğini hissettim. Bilinmezliğin hakim olduğu dört duvar arasında sessizce kriz geçiren bir deli gibiydim. Her an kulak patlatan siren sesleriyle bir ambulans kapıda belirebilir ve içinden çıkan insanlar, üzerime o ürkünç beyaz gömleği giydirebilirdi sanki...
Kendi kendime iç geçirerek başımı iki yana sarstım. Yeniden salona döndüğümde camdan, kararmaya yüz tutmuş sokağa yönelen bakışlarım ile, koltuklardan birinin üzerinde duran ve resmen tek eşyalarım olan anahtar, kart ve telefonu aldım. Kaybedecek zamanım olup olmadığından bir haberken... Neyi bekliyordum ki ?Dudaklarımdan dökülen sert solukla içeriye son bir bakış attım, ve arkamı dönerek evin dış kapısın doğru seri adımlarla ilerledim. Dışarı çıkar çıkmaz yüzüme vuran rüzgar bedenimi ürpertti.
Doğrusu şu an nerede olduğum veya o adrese nasıl gideceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Mahzar buranın İstanbul'un dışında kaldığını ve ilerde bir market olduğunu söylemişti...
Sızlayan dudaklarımı birbirine bastırarak adımlarımı geldiğimiz yolun tersi istikametinde ileri doğru yönelttim. Bahsettiği marketin buradan daha az tenha olmasını umuyordum. En azından nasıl gidebileceğimi birine sormalıydım.Üzerime abanan soğuğa karşı kollarımı birbirine sararak adımlarımı hızlandırdım. Ara ara görüş alanıma giren, girdiğim evle aynı tipte binalar dışında sokakta pek bir şey yoktu. Geride görünen ormanın öncesinde küçük çaplı araziler ve yer yer birkaç tuğla yıkıntısı... Temiz hava ciğerlerimi rahatlatırken, üzerimdeki heyecan ve gerginlikte bir o kadar kasılmama neden olmuştu. Rüzgar adımlarımla aynı yönde esiyor, saçlarımın ince tellerini havalandırıyordu. Sokak boyu her şeyin tam olarak aynı oluşu ise kafa bulandırıcı bir etkendi. Kendimi bir labirentin orta yerinde umutsuzca ilerliyormuşum gibi hissettiriyordu.
Yıkılmış taşların arasında benim boyum kadar kısmı ayakta duran bir duvarla karşılaşmak kısa süreliğine adımlarımı sekteye uğrattı. Tam olarak duvar değil... Üzerine lacivert sprey boyayla yazılmış yazı.
285. Ölümlü, hoşgeldin.
Kavislenmiş kaşlarım usulca düz birer çizgi halini alırken, deli gibi acıyor oluşunu umursamadan alt dudağımı dişlemeye başlamıştım. Buralardaki herhangi bir genç grubu... Epey şakacı olsa gerekti.
Kulağıma ilişen karga sesleri ile kan akışım ister istemez hızlanmaya başladığında, yetmezmiş gibi ensemden geçen anlık bir rüzgar irkilerek etrafıma bakınmama sebep oldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/278927266-288-k401534.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lomidas (Ş.Ö.S) +18
RomanceKızıla bürünen gök insanların irislerine yerleştiğinde, kalpleri hiç olmadığı kadar büyük bir ateş parçasıyla tutuşarak atmaya başladığında ve ince bir sızı misali kulaktan kulağa geçen melodi zihinlerine aktığında, içlerindeki kıvılcım onları ait o...