"Lan yürü git işine papyon falan takmam ben!" Atlas tüm siniriyle Aslı'nın ellerini kendinden uzaklaştırıyor, huysuz huysuz bakıyordu.
"Abi delirtme beni! Bıraksak eşofmanla gideceksin! Gömlek giymeyecek misin?!" Aslı da en az onun kadar sinirliydi. Kız da çok haklıydı. İki saattir dil dökmekten makyajı akmıştı neredeyse.
"Ne gömleği ya tişört giyiyorum. Tişörtün üzerine mi takayım papyonu?!"
"Ne halin varsa gör ya! Gidiyorum ben!"
"Sabır ya sabır!" diye bağırdı Atlas. Sinirli sinirli yürüyen Aslı'nın arkasından hala söyleniyordu.
"Çıkmayacak mıyız?" dedim ona dönüp dudaklarımı büzerek. Üzerimdeki kıyafetler zaten yeteri kadar rahatsız ediciydi, gitmeden eve dönmek istiyordum.
"Ooo kardeşim yakıyorsun!" Atlas başımı bir anda kollarının arasına alıp saçlarımı dağıtmaya başladığında sinirle ittirdim kollarından.
"Yapma hayvan yapma!"
Gülerek geri çekildiğinde homurdanarak aynaya döndüm. O da dönmüştü.
Üzerimde spor bir takım elbise vardı. Kumaş pantolonum siyahtı. İçime de beyaz bir tişört giymiştim. Takım elbisenin ceketi birazcık boldu ama daha güzel duruyordu. Göğsündeki cep kısmında çengelli iğne ve küçük bir zincir vardı. Kıvırcık saçlarım her zamanki gibi duruyordu, tarasam da yine böyle olacağı için çok özenmemiştim. Gözlüğümü çıkarmamıştım. Dediğim gibi lensim yoktu ve yüzüm biraz daha yanak kısmından toplu olduğu için zaten yakışıyordu. Parmaklarımda büyüklü küçüklü yüzükler vardı. Seviyordum yüzük takmayı. Ayakkabı olarak siyah bir spor ayakkabı giymiştim.
Yanımda duran Atlas tamamiyle benimle aynı giyinmişti çünkü böyle istemiştik. Onda da aynı siyah spor takım elbise vardı ancak onun farkı içine siyah tişört giymeyi tercih etmesiydi. Bir de o siyah bot giymeyi tercih etmişti. Gotik ama çok iyi duruyordu.
"Allah'ım ben neden bu kadar yakışıklıyım ya?" dedi aynaya dikkatli dikkatli bakıp kol kaslarını sıkarak. Haline gülmeden edemezken göğsüne vurdum hafifçe.
"Şapşalsın."
"Çok iyiyim gerçekten of ateş ediyorum." dedi kendini övmeye devam ederken. Kızamıyordum çünkü abarttığı kadar vardı.
Benim aksime sünnete giden çocuklar gibi durmuyordu en azından.
"Abiiii! Hadi ben hazırım!" Aslı'nın erken hazırlanması ikimizin de şok olmasına sebep olmuştu. Çünkü ne zaman 3'ümüz bir yere gidecek olsak en az yarım saat Aslı'yı bekliyorduk.
"Acaba nasıl hazır? Dur bir bakalım." dedi Atlas gözlerini kısıp çıkarken. Arkasından koşar adım ilerledim.
Salona indiğimizde Aslı biraz kabarık ama ona çok yakışan siyah elbisesi, modelini bilmediğim iki örgünün yukarıda birleştirilmiş hali, çok parlak olmayan kırmızı ruju, ellerine şu an sürdüğü siyah ojesi, siyah bilekten bağlamalı topuklu ayakkabısıyla gayet yaşına uygun ve mükemmeldi.
"Bulut Abi! Sana da oje süreyim mi?!" dedi beni görünce heyecanla. Bir an şaşırıp ellerime baktım. Cinsiyet ayrımcılığından nefret ediyordum ama bana yakışıp yakışmayacağını bildiğimden de kararsız kalmıştım. Yine de omuz silkip yanına oturdum hemen.
"Olur!" dedim heyecanla.
"Ben de diyorum bunun hazırlığı niye bu kadar kısa sürdü? Hazırlanmamış çünkü." dedi Atlas gülerek. İkimiz de ona şaşkın şaşkın baktık. Gülen ifadesi bir anda ciddileşirken dişlerini sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Ağacı (bxb)
Подростковая литератураBir homofobikle aynı evdeyken hayatta kalma sürem ne kadar olabilirdi? Not: Yazdığım ilk kurgu olduğu için cringe öğeler fazlasıyla mevcuttur.