Yazardan,
2 gün sonra,Bazı ayrılıklar insana insan olduğunu unutturacak derecede acı verebilirdi. Bu kaybedilen kişiye göre farkındalık gösterse de aslında hemen her kayıp kaybeden için ufak da olsa bir yara bırakırdı.
Ayrılık zordu, istemeyerek ayrılmak daha da zordu.
Onur dakikalardır sahil kenarında gözünü bile kırpmadan denizi izliyordu. Birazdan o gelecekti ve her şey bitecekti. Hayatında ilk kez tutunabileceği bir dal bulmuşken şimdi o da göz göre göre ellerinin arasından kayıp gidecekti.
Titreyen ve sargılı eliyle telefonunu çıkardı. Bulut'un bu sargıyı görmemesini umdu. Görürse üzülür diye korktu.
Telefon daha 2. çalışta hemen açıldı. Karşı taraftan tüm yorgunluğuna rağmen heyecanlı tınısıyla Bulut'un sesi yükseldi.
"Alo?"
Onur kendine engel olamadan yine tüm ağrılarına rağmen gülümseyip alt dudağını ısırdı, telefonu kalbine bastırdı. Bir insanın sesine bile dibine kadar aşık olmak sevmenin kaçıncı seviyesiydi?
Kalbinin gürültüsünü duymasından korkup ikinci kez 'Alo?' diyen telefonu kulağına götürdü.
"Alo Bulut Onur ben." Onur kendini tutmaya çalışarak konuştu. Karşı taraftan önce düşme sonra da heyecanlı bir bağırış yükseldiğinde Onur gözlerini kapattı.
"Onur... Çok korktum sevgilim, neredesin sen?!Kimin numarası, iyi misin?" Bulut inanılmaz bir heyecan ve duyguyla bıcır bıcır konuşmaya başladığında Onur lafını kesti. Eğer aşık olduğu sesi biraz daha dinlerse yapamazdı. Onu bırakamazdı.
"Atacağım konuma gel, yüzyüze konuşmamız gereken bir mevzu var." dedi ve sert tutmaya çalıştığı sesinde daha fazla başarılı olamayınca telefonu çabucak kapattı.
Titremeye devam eden ve şiddetini biraz daha arttırmış elinin parmaklarını ekranda gezdirip Bulut'un numarasına olduğu yerin konumunu attı. Bu sıra boyunca Bulut sürekli aramaya ve mesajlar atmaya başlamıştı bu numaraya. Konumu atar atmaz telefonu kapattı.
Elinin altındaki bankı sıktı. Gözlerini sıkıca kapattı.
"9 gün," diye mırıldandı kendi kendine.
9 günde insan insana hasret kalabilirdi.
9 günde insan ruhen ölebilirdi.
9 günde insan hayatının altüst olmasını izleyebilirdi.
Başını gökyüzüne kaldırıp derin derin nefesler almaya başladı. Eğer şimdi kendini toplayamazsa Bulut geldiğinde kendine engel olamazdı. Babasının onu uzak, tenha bir köşeden izlediğini bilebiliyordu. Ayriyeten üzerinde dinleyici de olabilirdi.
Ela gözleri şimdiden yanmaya başlarken yalnızca nefes almaya çalışarak Bulut'u bekledi.
————
Aradan 15-20 dakika anca geçtiğinde Bulut arkası dönük ve oturuyor olmasına rağmen karamelimsi saçlarından, heybetinden, arka profilinden sevdiği bedeni tanıdığında ceketinin düşen kolunu düzeltip oraya koşmaya başladı. Buraya nasıl geldiğini bile bilmiyordu. Onun sesini duyar duymaz delirecek gibi olmuştu. Geceye yaklaşan saat bile umrunda olmamış evlerine bir hayli uzak olan sahile koşmuştu.
Onur ona doğru koşan küçük bedeni görür görmez ayağa fırladı. Onu görmeyi doğru dürüst atlatamadan bir anda kollarında onu hissedince ne yapacağını bilemedi. Bulut onu boğacak kadar çok sıkı sarıldı beline. Başını boynu ve göğsüne gömmüştü. Islak gözleri Onur'un köprücük kemiğine temas ediyordu. Bu Onur'a hiç iyi gelmemişti. Yapamayacağını hissetmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Ağacı (bxb)
Genç KurguBir homofobikle aynı evdeyken hayatta kalma sürem ne kadar olabilirdi? Not: Yazdığım ilk kurgu olduğu için cringe öğeler fazlasıyla mevcuttur.