Ateş, suya dokunsa ... su biter , ateş yok olurdu

8 1 0
                                    

" mutluluk paylaşıldığında  gerçek bir  değeri taşır ." into the wild 

kendinize  zarar vermek için bazen ,  çok küçük şeyler bile yeterlidir. saçınızı ıslatın  , dışarı çıkıp bir arabaya  , taksiye , minibüse binin. camı açıp hemen , cam kenarına oturun  ve saçlarınızın yanağınıza , alnınıza ,çenenize nasıl esen rüzgar da çarptığına bakın ... acı  , işte o acı bile size zarar verir . ve bunu yapan rüzgardır size göre , ama öyle değil . saçlarını kurutmalıydın , saçlarını toplamalıydın , tokayla kenarlarından çıkanlarını düzeltmeliydin . ama kimse bu kadar tedbirli değil . insanlar kolaya kaçıp , her seferinde rüzgara suç  atar .  ben ise artık bundan vazgeçmiştim , bir  şey yapıldığında direk suçu arıyordum  öncekinin aksine , kendim de. 

bura da... hüzünlerin hepsi yalandı .  

bura da...  kalp ağrıların hepsi yalandı . 

aklım da cümleler , vardı . aklım da anlamsız bir çok cümle ve anlamsız gelen şeyler vardı. silikti . 

"kahve , kahve içmekten seni kurtarmak istiyorum , kafein zararlı ... " diyordu zihnim de ki ses , kime diyordu bilmiyorum ama , biri onu yanıtlıyordu . 

" o zaman dudaklarına bağımlı olurum ."  diyor du  ... zihnim de dolanıyordu o ses , o ses beni bitiriyordu . 

" sana zararı olur mu ?" soruyordu  , cevabını bilmeden soruyordu . ama içten içe onu yanıtlayan vardı , ona cevabı veren vardı . 

"zaten yeterince zarar görmedik mi ? " zehirdi , dudakları bana zehir di ama ben o zehire , bedenimi sokmuştum . 

anlamsız bir sürü cümle , bir sürü kelime zihnimde yankılanıyordu . karşım da miray bedenini , ateşe yaslamıştı arda ise bize su getiriyordu .  az önce baya sulanmamışız gibi .

arkamı , emire yaslamıştım yarım saattir sırtım da olan cam parçalarını çıkarıyordu . bana bir ilaç vermişti , o ilaç ise hissizleştirmişti . ama tadına alışkındım . o an anladım ki , onu ilk defa içmiyorum . biliyordum çünkü , tadı hep damağımdaydı . 

konuşmuyordu , kimse konuşmuyordu . 

gözler dolaşıyordu , gözlerde . 

patlamıştı , kocaman bir patlama olmuştu ve o patlama sonrasında gözlerimizi açmıştık . ama o kadar buruktum ki ... size anlatamam .bütün her şey anında aklıma inmişti , her acıyı en baştan hissetmiştim en baştan  , yaşamıştım. 

ama eksikti , bir çok şey eksikti . 

gözlerimi kapamıştım . ateş sönmüştü , suyla . su gitmişti , ateşle .

 kapkara olmuştu her yer... ateş tutmuştu hemen mirayı  , miray o sırada elimi bıraktı ve arkaya savruldum . yere düştüğümüz an , çok büyük bir fırtına başladı ... her yer kapkaranlık oldu  . 

ateş o an öyle bir bakmıştı ki ... ona çok üzüldüm . kuzeninin en zor anını görmüştü , belki de . 

içim acıyordu , canım yanıyordu ama bir şey gelmiyordu . annem neredeydi ? annemin mezarı neredeydi ? babam neredeydi ? ama hayır ,unuttuğum şey bu değildi . unuttuğum şey neydi ?

"malis , git arabayı hazırla ... annemlerin yanına gidiyoruz . eren abim de orada ... bulut  , hadi siz gidin ." bulut , ateşe orta parmak çekti . ateş ise ona bir bakış attı  , bulut gitti . 

"ne sanıyorsun beni ? ah aşkım aman aşkım ... sen ne dersen tamam aşkım ."  malis , ateşe öpücük attı . ateş ise ona baktı , bön bön baktı hem de . 

Gece AlıntısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin