18. bölüm

230 15 14
                                    

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Cumali dün gece içkinin verdiği baş ağrısıyla kalkmıştı. Başını ova ova prensesler gibi uyuyan kızının saçlarını okşadıktan sonra sendeleye sendeleye tuvalete atmıştı kendini..

Cumali elindeki kanla kendine tokat atıp "gülüm bir yerin mi kanadı?" dedi belki cevap verir diye..

Cumali korku dolu gözlerle içeriye gidip yorganı hafifçe kaldırmış ve kanlar içinde kalmış sevdiği kadını gülünü görmüştü.

Cumali titreyen sesiyle haykırarak "yok yok damla hayır olamaz dimi damlam gülüüm" demiş ve o cansız bedene sımsıkı sarılmıştı...

Cumalinin feryadını duyan koçovalılar güzellik uykularından sıçrayarak uyanmıştı üstülerine başlarına çeki düzen bile vermeden koşarak odaya girmişlerdi. Herkes ilk başta neye uğradığını şaşırmıştı evlerine gece biri girmiş yengelerini öldürmüştü bu kendileri yada çocuklarıda olabilirdi kim bilir... Olayı ilk atlatan Salih olmuştu dolu gözlerle beşikte yeni yeni uyanan asiyeyi kucağına almış ve aşağıya inmişti.

Annesini o halde görmesin diye koşarak aşağıya inmiş ve oyuncak odasında oyun oynatmaya başlamıştı o masum tatlı yeğenini. Tıpkı yıllar önce kendisinin yaşadığını yeğenin yaşamasını istemiyordu. Annesinin ölüm anına o buz gibi bedenine şahit olmuştu biliyordu nasıl bir duygunun yoğun olduğunu asla aklından çıkmayışını..

Cumali damlanın başını dizlerine koymuş saçlarını okşayarak "gülüm kırmızı sana hiç yakışmıyor be" dedi kanlar içinde kalmış o bedene..

Mehir şoku atlatıp koşarak cumalinin yanına gidip Damlanın nabzına baktı ama iş işten geçmişti. Damla çoktan Salihin tabiriyle melek olmuştu..

Yamaç abisinin omuzunu sevip "abiim  h..hadi gidelim"

Cumali damladan gözlerini ayırmayarak "h..hamileydi l..lan o..oğlum olacaktı b..benim bebe cumali koçovalı ikinci defa baba olacaktıı"

Sultan Cumalinin yüzünü avuçlarının içine alarak "annecim yapma böyle oğlum biz seni böyle görmeye alışkın değiliz en büyüğüm Asiye için kızın için dayan"

Yamaç ağlayarak "o orda daha mutludur abi emin ol hadi gidelim"

Cumali gözyaşlarını elinin tersiyle silip "k..koruyamadım yamaç ben k..kendi k..karımı k..koruyamadım lan sık bana!

Sultan korkuyla "Ne?"

Cumali hızlıca yerinden kalkıp çekmecedeki silahı alıp kalbine götürüp yamaçın eline tutturdu.

Cumali bağırarak "sık lan sık merak etme hakkım sana helaldir abim sık bana yamaç ben bu acıyla yaşayamam anlıyonmu bebe yaşayamam"

Yamaç zorla tuttuğu silaha bakıp "kendine gel abii"

Cumali gülerek "hiçbirinizin sikinde bile değildim hâlada öyle şimdi cumali seni seviyoruz yapamam demeyin koskoca evde kendini yalnız hissetmek nedir sayenizde öğrendim mahvettiniz beni hepiniz bir olup beni mahvettiniiz!

Sultan ağlayarak "Cumali şükretmesini bil şükret sen sıcacık yatağında yatarken elalem köpeklerle.."

Cumali sinirle sultanın lafını keserek silahı kafasına dayayıp "kes sesini Sultan Hanım o konulara hiç girme yoksa çok pis kalbini kırarım haddini bileceksin lan o çocuk birtek o seviyor beni o hissettiriyor sevdiğini ve ben ona neler neler yapmama rağmen birtek o"

KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin