"Ne kadar seviyorsun?" diye sordu kadın sonunda toparlayabildiği cesaretiyle.
Bu sorunun cevabını işitmenin ardında bırakacağı harabenin altında kalacağını her şeyden iyi biliyordu.
"O'nu ne kadar seviyorsun?"
"Neden soruyorsun?" diye sordu adam. "Acımaktan zevk almaya mı başladın?"
Alayvari üslubunu anında düzeltti. "Ona duyduğum sevgi seninle konuşamayacağım kadar temiz." Kaşlarını çattı. "Sana anlatarak kire bulayacak değilim."
"Çok seviyorsun yani..." diye fısıldadı kadın. Sesini adama duyuyor oluşu dahi mucizeydi. Çünkü boğazına dek dikenli sarmaşıklar içerisindeydi. "Bana dil dökmeye tenezzül edemeyeceğin raddede çok seviyorsun."
"Öyle." diye kestirip attı adam. "Bir daha bana böyle sorular sorma."
"Neden?" diye sordu halsizce kadın. Günlerce cenk etmişcesine bitap düşmüştü ruhu. Aslında günlerce en büyük harbın ortasında gardsızdı zaten.
"Garip hissediyorum çünkü." diye dürüstçe yanıtladı adam. "O'na olan sevgim hakkında konuşurken hâlâ seninle konuşuyor olmayı sürdürdüğüm için sevgime ihanet ediyormuş gibi hissediyorum."
"Benim ardımdan hiç böyle hissettin mi peki?" diye sordu beklemeden kadın. Beklerse acırdı, onun tek dileği ise uyuşmaktı artık.
"Benim ardımdan O'nu severken de bana beslediğin sevgiye ihanet ediyormuş gibi hissettin mi?"
"Hayır." diye cevapladı adam.
Yalan söyledi ama kadın ilk defa adamın yalan söylediğine ihtimal vermedi.
"Sana olan sevgime, bize ihanet eden sendin unuttun mu?" Adam öfkeliydi ama bir o kadar da yorgun. "Ellerinle kül ettiğin sevgimin yasını tutacak değildim."
"Ben," diyebildi kadın yalnızca.
Telefon cümlesini bitirmesine kalmadan sonlandı.
"Ben, bize hiçbir zaman ihanet etmedim. Bir bilsen, ben bize hiçbir zaman ihanet etmedim. İnan, sandığının aksine vicdanımı hiç yitirmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yâr bandı
Short Story"Sen yara bandıydın, yaralarımı örtbas etmek için vardın." dedi adam diline pelesenk ettiği bir gerçeği dile getiriyormuşcasına sakinlikle. "Ama artık gizlemeye ihtiyaç duyduğum bir yaram kalmadı. Merhemimi buldum." "Sevindim." diye fısıldadı kadın...