on dokuz,

1.6K 67 6
                                        

"Öncelikle hoşça kal, yapmak üzere olduğum konuşmanın beni hangi ruh haline bürüyeceğini ya da konuşmanın nerede noktalanacağını öngöremediğimden vedamı unutmadan yapmak isterim. Vedasız gidişleri sevmem ve bunu bildiğinden emin değilim. Ama bilmeni istediğim bir şey var ki ailemden sonra en sevmediğim vedasız gidiş, sana ait olandı.

Biz, bir vedayı hak ettik. Yani en azından benim için hak etmiştik. O yüzden hoşça kal Sezin.

Eğer sesimden ya da söylemlerimden kim olduğumu çıkaramadıysan ben Ceylin. Ve sana bu ses kaydını teslim eden numara bana ait değil. Zamanı geldiğinde sana ses kaydını ulaştırdıktan sonra kullanım dışı kalacak. Bu yüzden iz sürme uğraşların karşılıksız kalacaktır. Neden izimi süreceğini iddia ettiğimi sorgulamanı istemem... çünkü cevabı ben de bilmiyorum, yalnızca öyle hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum.

Tebrik ederim. Düğünün içtenlikle söylüyorum ki ziyadesiyle şık dizayn edilmişti. Senin katkılarının pek olmadığı belliydi en azından. Çatma kaşlarını hemen, sen hiçbir zaman şatafattan hoşlanan bir adam olmadın diye bu tahminim. Aksi takdirde zevkine her zaman hayrandım. Seçtiğin çiçekler mesela, mırıldandığın şarkılar, beni davet ettiğin tatlıcılar, sonra... sonra Ezgi."

Duraksadı kadın, gözleri abajurun loş ışığına takıldı.

"Ezgi. Yuvan Ezgi, kalbini benden alan Ezgi, eşin Ezgi...

Adını ilk kez zikrediyorum biliyor musun? Daha önce içimden bile geçirmezdim adını. Hatta sırf bu yüzden ona bir isim bile taktım. Endişe etme kötü huylu bir isim değil, öğrendiğinde hak vereceksin bana.

'Melodik sesli kadın' diye seslenirdim Ezgi'ye hep içimden. Ama bunu ona söyleme olur mu? Onun bilmesini istediğimi sanmıyorum. Seni benden koparmasının haricinde ona ağır bir kırgınlık daha besliyorum ve sen nedenini hiçbir zaman öğrenemeyeceksin. 

Sinan ağzını sıkı tutmayı ve kendini zapt etmeyi başarırsa tabi."

Dudakları arasından küçük içten bir gülüş koptu kadının. Ardından gülüşünü soldurarak derin bir iç çekti.

"Şu an hislerim ve düşüncelerim harabeye dönmüş gibi. Hangisi ölü hangisi diri seçemiyorum. Her şeye rağmen, sana rağmen hâlâ seni seviyor muyum... inan bilmiyorum. Ama senden sonra kimseyi sevemeyeceğimi biliyorum.

Bir seçim şansım olsaydı ama eğer, en çok O'nu sevmek isterdim. Sinan'ı.

Senin aksine Sinan'a anılar ve sıkı bir kucaklama dışında herhangi bir veda bırakmadım. Eğer bir gün olur da yollarınız denk düşerse lütfen ona söyler misin? Onu sevmeyi sahiden isterdim...

Şimdi düşünüyorum da ben sahiden başka birçok şeyi daha isterdim. Gerçekleşmesi mümkün türde dileklerdi hepsi de. Sen, yanımda olduğun zamanlarda tabi. 

Şimdi sensizim diye kuşlar bile kanat çırpamayacakmış gibi hissediyorum, bundandır ki açtığım ellerimle karşıma bakarak değil gökyüzüne bakarak yürüyorum. Olur da birisi düşerse yakalayabileyim diye. Ama göremediği önüyle tökezleyip düşen her defasında ben oluyorum.

Ben neden hep kaybediyorum?"

Eli istemsizce karnını buldu kadının. Bir zamanlar bebeğinin yuvası olan karnını. 

"Onu kaybetmeyi hiç istemedim ama söküp alındı bizden."

Daha fazla konuşmaya mecali kalmamış gibi sızlayan alt dudağını dişledi. 

"Bebeğime yuva olamadım diye mi yuvamdan edildim ben?"

Sessizce akıp giden yaşları gözlerini yaktı kadının. Adamın bile isteye canına kıydığına inanarak ilişkilerine son verdiği minik bebeğinin yasını son defa adamla beraber paylaştı.

"Ben, sandığının aksine hiç vicdanımı yitirmedim. Suçlayıcı bakışlarını daha fazla ekrana doğrultma. Ben... ben, istemedim. Canına kıymalarını hiç istemedim. Bebeğimizi bizden almalarını istemedim. Onun gibi seni de yitirmeyi hiç istemedim."

Kadın, ağlayışını bastıramayacağını anladığında kaydı sonlandırmaya karar verdi. Oysa içinde kalan daha nice adamla paylaşmaya can attığı düşünce vardı. Vedası da tıpkı onlar gibi yarım kalmıştı.

"Ben, bensiz yapamazsın sandım."

Nemli yanaklarını halsizce gerdi kadın.

"Ama yaparmışsın."

Gözlerini sıkıca yumdu. Karanlığa gömülmüşken konuşmak çok daha kolaydı.

"Öyleyse kalmak için hiçbir sebebe sahip değilim... öyle değil mi?"

Ve kadın adama sesini son kez duyurdu. Kayıt kesik soluklar ve çekilen içler eşliğinde sonlandı. 

"Bu aşkta benim cezam sensizlikti, senin cezan ise bilinmezlik olacak. Ömrünün sonuna kadar hangi ülkenin hangi kentinde soluklandığımı ya da hangi mezarlıkta kaçıncı tabutun içerisinde uzandığımı hiçbir zaman bilemeyeceksin.

Bu, benim değil ama yakmaya bir türlü tenezzül etmediğin buz kesen kalbimin sana biçtiği bedeldir."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
yâr bandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin