🕸️22. BÖLÜM 🕸️

17 1 0
                                    

((Bir önceki bölümün son cümleleri...

"Umarım mesaj atmam da bir sıkıntı olmaz ama bilmen gerektiğini düşündüm. Ertan'ın yabancı bir sevgilisi varmış kızla arası bozulmuş kafa dinlemeye Muğla'ya gitmiş. İçkiyi de fazla kaçırınca o tarz abuk subuk mesajlar atmış. İyiymiş yani geri dönmüş."

Süper şu mesajı daha önce atsaydın ya. Yine Ertan'ın sorumsuz düşüncesiz tavırları. Aynısını bana da yapmıştı da gece yarısı yollara düşmüştüm. Bu sefer o suçlu değildi. Suçlu olan bendim.))

"Hadi Mari, geç kalıyoruz!"

"Geliyorum! İki dakika!"

Bugün bebeğimin durumunu kontrole gideceğiz. Defne Teyze vaziyetimi iyi görmemiş olacak ki bir dolu test yapacağını söyledi. Bu durum beni telaşlandırsa da Aras'ın desteği ile güçlü durabiliyordum. Ona yaptığım haksızlıklara rağmen yine yanımda durup benim iyi olmam için çabalıyordu. Zira ben gerçekten çok yorgundum.

Yine rutin kontrollerimi yaptılar. Bebeğimin kalp atışlarını duyduk. Bu hayatta duyduğum en güzel sesti. Aras öyle mutluydu ki kendine hakim olamayarak ağlamaya başladı. Ben durur muyum hiç hemen ona eşlik ettim. Salya sümük çıktığımız odadan bir diğer odaya girdik. Kanser olduğum zamanlar sıkça girdiğim MR odasıydı burası.

"Ne? Neden? Ne oldu ki?" ellerim titremeye başladı. İstemsizce kendimi strese sokuyordum. Kanserin en alevli zamanları aklıma geldi, tüylerim diken dikendi. Tekrarlama korkusunu ömrüm boyunca içimden söküp atamayacakmışım gibi geliyordu.

"Kan değerlerinde yükselme var. Kanserin tekrar nüksetme ihtimaline karşı bu görüntülemeyi yapmamız lazım."

"Neler söylüyorsun Defne Teyze? Bana geçti demiştin. Şimdi neden böyle söylüyorsun? Bebeğim... Onu kaybetmek istemiyorum. Onsuz yaşayamam ben." hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Aras da benimle aynı anda öğrenmiş gibiydi. Başımı omzuna yasladı. Güçlü durmaya çalışıyordu.

"Ağlama kızım. Bu sadece bir önlem. Sana ve bebeğine bir şey olmasına izin verir miyim ben? Bana güvenmiyor musun?"

Öyle bir yerden konu açılmıştı ki tüm gardımı düşürmüştüm. Güvenmekten başka çarem mi vardı. Hayatımın anahtarı onun elindeydi. Dudaklarımdan tek bir itiraz kelimesi sarf etmeden bana söylenen her ne var ise tam bir asker edası ile yapmaya başladım. Yapılan onca tetkikin sonuçlarını beklemek ise çıplak tenime ansızın dokundurulan sıcak bir metalin verdiği acıyı tüm hücrelerimde hissetmek gibiydi.

Eve döndüğümüzde yemekten sonra herkes odasına çekilmişti yalnızca Aras hemen döneceğim diyerek dışarı çıktı. Bende kıyafetlerimi bile değiştirmeden adeta yatağa yığılmıştım. Günün yorgunluğu ve tedirginliğinden uzaklaşmak amacıyla kulaklığımı takıp rastgele bir şarkı açtım.

... Vay yine mi keder? Ama artık yeter. Yine kapıda kara geceler...
... Vay çileli başım ortasında kışın... İyice beter...

Bu sözleri yazan kişinin benimle benzer duyguları yaşadığına bahse girerim yoksa nasıl bu kadar güzel anlatılabilir ki?..

Kafamda oturmayan şeyler var. Yarım bırakılan, ardına düşülmeyen birçok şey... Yapılacak, araştırılacak mühim konular... Yine bir kanser vakasını kaldıracak ne gücüm ne zamanım var. Tabi en önemlisi bunun bebeğime vereceği zarar düşüncesi bile nefesimi kesiyor. Gözlerim ve kulaklarım kapalı olduğu için Aras'ın geldiğini fark etmemiştim. Yanıma uzanıp saçımı okşuyor parıldayan gözlerini bana dikmiş nazikçe gülümsüyordu. Cebinden bir kutu çıkarıp bana uzattı.

"Ne bu?" diyerek elimi kutuya uzattım.

"Aç." dedi hınzırca gülümsüyordu bu sefer.

Kutuyu merakla açtım. İçinde bir kolye vardı. Bu beni şaşırtmamıştı ama çok alakasız gelmişti. Şu durumda bir kolyenin beni mutlu edebileceğini düşünmüyordum. Kolyeyi çıkarıp ayıp olmasın diye incelemeye başladım. Kolyenin ucunda bir yıldız vardı. Bir süre baktıktan sonra açılır bir yıldız olduğunu fark ettim. Giderek merak etmeye başlamıştım. Yıldızı ikiye bölüp açtığımda gördüğüm şey beni hıçkıra hıçkıra ağlatmayı başarmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MARİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin