((Hatırlatma : Bir önceki bölümün son cümleleri.
Bir süre gözlerime bakıp birden bana sarıldı. Uzunca bir süre öyle kaldık. Tam o anda karşıdaki dolabın altında bir şeyin parladığını gördüm. Kalkıp bakmak gelse de içimden Aras'a sarılmak daha ağır basmıştı merakımdan. Şuan hayatımda hiç olmadığım kadar mutluydum. Bu anın büyüsünü hiç bir şeyin bozmasını istemiyordum.))
Duygularımızın karşılıklı olması ikimizi de son derece rahatlatmıştı. Aşk dolu bakışlarımızı gizlemeden birbirimize uzun uzun baktık. Uykumuz gelince de sarılarak uyuduk.
Geceleyin bir ara mideme giren şiddetli bir kramp ile uyandım. Çok geçmeden midemin karıştığını ve içindekilerin ağzıma doğru geldiğini hissettim. Hemen doğruldum, tam banyoya gitmek için ayaklanırken her şey için artık çok geçti. Aras istifra sesime uyanıp dağılan saçlarımı eliyle topladı. Ben bir yandan böğürtülerle kusarken diğer yandan buna Aras'ın şahit olmasına üzülüyordum. Ancak Aras, iğrenmek bir yana dursun beni banyoya götürüp çıkana kadar berbat ettiğim ortalığı temizlemişti. Hazırladığı bitki çayını içirip beni tekrar yatağıma yatırdı.
Böyle daha ne kadar sürecek bilemiyordum ama vücudumun yorulduğunu hissediyordum. Bir süre daha devam ederse bu ataklar gelecek günlerde beni hastane yatağının beklediği aşikardı. Son birkaç günde iyice süzülmüştüm. Hayatım boyunca hiç kilolu biri olmadım ancak kendimi daha önce bu kadar zayıf görmemiştim.
Bugün erkenden uyandım. Akşam yaşadığım onca şeye rağmen kendimi iyi hissediyordum. Bunda Aras'ın payını inkar edemezdim. Bana hayatımın en güzel gününü yaşatmıştı. Onu uyandırmadan sessizce çıktım yataktan. Güzel bir kahvaltı hazırlayıp bir süre Aras'ı uyurken izledim. Sonra yanağına bir öpücük kondurarak onu uyandırdım. Gözünü açar açmaz beni iki eliyle sıkıca kavrayarak yanına çekti. Nereye kayboldun sen, diyerek yüzümü, ellerimi defalarca öptü. Bu sahnelerin sadece filmlerde olduğunu sanan ben hala gerçekliğini sorguluyordum. Mutluluğu kendime çok görüyor üzüntünün yaşam tarzım olduğu gerçeğinden sıyrılmanın kolay olmayacağını anlıyordum. Her şeye rağmen hızlı mı gidiyorduk, erken miydi bu yaşadıklarımız, umurumda değildi. Şuan anı yaşayıp bir gün elimden gidebilecek olan bu mutluluğun tadını çıkarma kanaatindeydim.
"Haydi, kalk uykucu. Kahvaltıyı hazırladım. Şöyle güzel bir kahvaltı yapalım."
"Biraz daha böyle kalalım lütfen." dedi mızmız çocuklar gibi.
"İşin yoksa kalabiliriz benim şikayetim yok."
Bir şeyi unutmuş da hatırlamış gibi yerinden kalktı. Çok işi olduğunu kahvaltıdan sonra çıkması gerektiğini söyledi. Kahkahalar eşliğinde ömrümün en mutlu kahvaltısını yaptıktan sonra Aras'ı akşam görüşmek üzere uğurladım.
Bugün için bir planım yoktu ancak ertelemek zorunda kaldığım iş bulma planımı bugüne koyabilirdim. Etrafa dağılmış eşyalarımı topladım. Dün gece kirletmiş olduğum yerleri detaylı olarak silmeye başladım. Benim yanımda biri istifra etse hemen bende onunla çıkarmaya başlardım. Aras'ın yüzünde en ufak bir tiksinti bile yoktu.
Bu adam bana yaşlanınca da bakar düşüncesi üşüştü beynime. Bir yandan temizlik yaparken bir yandan da hayaller kuruyordum. Aras ile evlenmişiz, boy boy çocuklarımız olmuş. Birlikte yaşlanmışız ve birbirimizi sevmekten hiç vazgeçmemişiz.
Süpürgeyi dolabın altına doğru ittiğimde bir şeye takıldığını fark ettim. Eğilip ne olduğuna bakarken bunun akşam gördüğüm o yansımanın sebebi olduğunu anladım. Minik, pembe, tüylü bir defter. Melis'in hiç yanından ayırmadığı defteriydi bu, nerede olsa tanırım. Çok sever böyle tüylü, renkli şeyleri de bunun benim dolabımın altında ne işi var. Sonradan dank etti kafama, o malum gün onu iteklediğimde çantasından düşürmüş olmalıydı. Hep merak ederdim içinde neler olduğunu. Bir keresinde şakayla karışık okumak istediğimi söylediğimde bana dik dik bakarak 'asla' diye otoriter bir ses tonuyla cevap vermiş, defterini kilitleyip çantasına geri koymuştu. Sanki kendisi ajandı, içinde de devlet sırları vardı. Onunla görüştüğümüzde geri vermek üzere çantama koydum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİNA
Mystère / ThrillerAmansız bir hastalığa yakalandığınızda size uzanan her eli çaresizce tutar mısınız? Peki, bu hastalığın tek bir çaresi varsa onun ne olduğunun önemi var mıdır? Marina, çok küçük yaşta annesini kanserden kaybetmiş ve babası ile iletişimi zayıf olan...