((Hatırlatma: Bir önceki bölümün son cümleleri
Hayatım raydan çıkmış tren misali bilinmezliğe doğru gidiyor gibi görünse de Aras ile çok mutluydum. Onunla biraz daha zaman geçirmek için neler vermezdim. Önceden olsa yaşamak için bu kadar direnmezdim belki de ki birkaç kötü deneyimim de olmuştu kendi elimle bitirmek için ama şuan bir nedenim vardı yaşamak ve mücadele etmek için. Ölmeye hiç niyetim yoktu ama bunu nasıl başaracağım işte bu kocaman bir soru işaretiydi benim için.))
...
Uyumaya çabalamaktan vazgeçip yataktan çıktım. llık bir duş aldıktan sonra üzerimi değiştirip, saçımı özenle arkadan topladım. Aynada bakımlı ve canlı bir Marina görmek bana iyi gelmişti. Çalan telefonuma son anda yetişerek cevap verdim.
"Günaydın Marina, bugün nasılsın?"
"İyiyim, Burak teşekkürler. Sen nasılsın? Nisa nasıl, iyi mi?"
"İyiyiz biz de. Bugün iş çıkışı annem Nisa'yı psikoloğa götürecekmiş, evden birlikte çıkmışlar."
"Çok güzel haber bu. Çok sevindim. Ne iyi insanlarsınız siz."
"Sen iyi misin, peki? Dün sorunlarım var dedin, konuşamadık doğru dürüst. Benim yardım ede..."
Burak cümlesini bitiremeden kapı çaldı. Biraz sonra Aras içeri girdi.
"Şey, teşekkürler Burak iyiyim sıkıntı yok. Ben seni sonra arayacağım. Görüşürüz."
Aras'ın dik dik bakışlarına maruz kalmıştım. Burak'tan hoşlanmamıştı sanırım. Onunla konuşmamdan da.
"Burak mı yine, dün konuştuğunuz yetmemiş mi?" dedi soğuk bir tavırla. İşte başlıyoruz. Umarım bu fırtınayı hafif atlatabiliriz.
"Sana anlatmıştım ya Nisa, işte onu bugün psikoloğa götüreceklermiş. Onu söylemek için aramış."
"Her yemek yediğinde, uyuduğunda, uyandığında, dışarı çıktığında da arayacak mı? O senin kardeşin mi çocuğun mu? Neden her şeyini sana rapor ediyor?"
"Öyle deme Aras. Nisa benim için çok önemli, bende bilmek isterim nasıl olduğunu ve neler yaptığını. Hem Nisa'yı oraya ben götürdüm, sağ olsunlar çok ilgileniyorlar."
"Tamam çok önemsiyorsan gelsin yanımıza, o da çocuğu bahane edip aramaktan vazgeçer belki."
"Şuan nasıl alırım onu yanıma? Benim kendime hayrım yok, sen desen benimle meşgulsün hep. Ben yük oluyorken onu da getiremem buraya. Hem bu halde beni görmesini istemem. Biraz iyi olayım, kendimi toparlayayım, hemen yanıma alacağım, onu bırakmam tek başına."
Bana arkasını dönmüş, pencereden dışarı bakıyordu. Odada soğuk rüzgarlar esiyordu.
"Aras seni anlıyorum. Dün onun evinde olmamam, seni merak ettirmemem gerekirdi ama seni arayacaktım tam o esnada Burak aradı, açmak durumunda kaldım."
"Ne anlatıyorsun Mari Allah aşkına. Hastasın üzerine gelmek istemiyorum, kalbini kırmak istemiyorum ama sende sınırlarımı zorlamaktan vazgeçmiyorsun. Ben aradığımda açsaydın böyle şeylere hiç gerek kalmazdı."
"Haklısın ama yapamadım. Sana hastalığımı nasıl anlatacağımı bilemedim." Konuştukça batıyor, onu daha da incitiyordum.
"Her neyse Burak ile artık konuşmanı istemiyorum."
"Tamam haklısın ama bu kadarı da fazla değil mi?"
"Değil yapılması gereken bu. Ben seni hiç böyle bir durumda bıraktım mı? Senin de bana bunu yaşatmaya hakkın yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARİNA
Misterio / SuspensoAmansız bir hastalığa yakalandığınızda size uzanan her eli çaresizce tutar mısınız? Peki, bu hastalığın tek bir çaresi varsa onun ne olduğunun önemi var mıdır? Marina, çok küçük yaşta annesini kanserden kaybetmiş ve babası ile iletişimi zayıf olan...