Derin'in ağzından ;
Sorun sensin, sen mükemmelsin diye düşündüklerim ağzımdan çıkıverdi. İlk defa utanarak odama kaçtım ve yorganı kafama kadar çektim. İçeride ne yapıyor merak ediyordum ama çok utanmıştım öyle ağzımdan kaçıvermişti ve herzamanki gibi cesaretle gözlerine bakıp sözümün arkasında duramamıştım. Ben, ben utanmıştım...
Sabah herzamankilereden daha iyi bir güne uyandım. Yüzümü yıkayıp aşağı indim uzun zaman sonra güzel bir kahvaltı masası ile karşılaştım Uzay ve Yiğithan oturmuş beni bekliyorlardı gittim ve bende oturdum yemeye başladık çok sessizdi. Sessizliği bozan Uzay oldu. Derin uzun bir süre ortalıklarda görünmemen lazım sonra öyle bir ortaya çıkıcaz ki herkesin kalbine inecek dedi. Başımla onayladım ve yemeğimi yemeye devam ettim.Uzay aniden kalktı benim bir işim vardı diyerek beni Yiğithan ve hizmetçilerle başbaşa bıraktı. Yiğithan hizmetçilere bugün izinlisiniz dedi ve hepsini gönderdi. Yemeğimi bitirince o dünkü odaya gittim. Gitarlara baktım ve akustik olanı elime aldım. Çalıp söylemeye başladım.Aşk dediğin belkide budur
Hep acıtır arkandan vurur
Belkide bu son sefer olur
Kalbim durur dertler son bulur
Sanma üç günlük bu hislerim
Ben burda hergün seni beklerim
Gel beni kendinden mahrum etme n'olur
Bu hayat sen yoksan zehir olur
Duy beni duy n'olur
Dön bana dön n'olur
Arkadan büyüleyici bir erkek sesiyle
Aşk dediğin elbet bir yol bulurArkamı döndüğümde Yiğithan masumca bana bakıyordu. Sen de mükemmeldin dedi gülümseyerek teşekkür ederek odama gittim. Bana iltifat etmişti daha önce hiç biri bana iltifat ettiğinde yanaklarımda yanma hissetmemiştim ama şuan yanaklarım cayır cayır yanıyor. Bu söylediğim Majeste-aşk dediğin şarkısını Melih'te benim için söylemişti (11. bölümde) ama böyle hissetmemiştim bu çocuk beni büyülüyordu. Kapı tıklandı ve içeri Yiğithan geldi. Hasta değilsin inşallah dedi. Çok kibardı ve çok iyi biriydi benim tam zıttım onu haketmiyorum. Yok hasta değilim dedim. Peki o zaman ee hayat nasıl dedi. Hayat mı? dedim alayla gülerek, bir hayatım yokki. Bu sözüm karşısında yüzünde bir gerilme gördüm ardından Ege yani sevdiğin çocuk yoğun bakımdaymış senin öldüğünü duyunca galiba intihar etmiş dedi. Şok oldum. Biran gözlerimin dolduğunu hissettim ama Ege'ye aşık olduğumdan değil ona değer verdiğimden. Çok mu seviyordun dedi büyüleyici sesi ve gözleri olan çocuk. Hayır sadece değer veriyordum dedim. Seni aldatmış birkaçkere dedi. Sonra toparlayarak Uzay demiştide dün, dedi. Evet dedim düz bir tonla. Kitap okumayı sever misin dedi. Hayır dedim. Ders çalışmak dedi. İğrenerek hayır dedim. Hm dedi ve odamdan çıktı. Ne yani şimdi o gerçekten bu dediklerini seviyormuydu!?!?! Odamda canım çok sıkıldı ve aşağı indim televizyonu açıp izlemeye başladım. Bu arada içerden telefonda konuşan Yiğithan'ın dediklerine şahit oldum
'Dostum kız var olmaz sonra gelirsiniz. Gelmeyin sakın Uzay'ı ikna edemedim zaten bırakmıyor şu kızı ya'
Biraz daha konuşup telefonu kapattığında yanına gittim ve Uzay'ın nesi oluyosun dedim. Üvey kardeşim. Üvey olmamıza rağmen çok severiz birbirimizi annelerimiz farklı Onur'un yani babanın mı desem tecavüz ettiği kadın Uzay'ın annesi. Babam felan değil ayrıca umrumda değil dedim Onur ile ilgili olarak. Kapı çaldı birden Yiğithan sen üst kata çık kimin geleceği belli olmaz diyerek beni yukarı gönderdi. 10 dakika felan aşağıdaki sesleri dinledim ve aşağı indim aşağıda bir grup 27 yaşlarında çocuk vardı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra Yiğitihan'a doğru dönüp birşeye onay verir gibi oldular. Yiğithan'da bana bakarak gitmemi işaret etti. Omuz silktim ve koltuğa uzanıp televizyondan kanal aramaya başladım. Birdaha zil çaldığında birisi kapıyı açtı ve içeri 3 kız geldi. Önce sürtükler sandım sonra ordaki çocukların sevgilileriymiş konuşmalardan anladım demek Yiğithan'ın sevgilisi yoktu ya da vardı gelmemişti. Arkadaşları sürekli beni yanlarına çağırırken Yiğithan yok felan deyip önlüyordu. Çok iyilik meleği gibi tipi olan kız yanıma gelip tanışalım mı dedi. Derin dedim Simge deyip elini uzattı gözümle eline baktım sonra üstündeki pembe elbisesine baktım ve önüme dönüp televizyon seyretmeye devam ettim. Kız hiç gülümsemesini kesmeden diğerlerinin yanına geri döndü. Dost canlısı değil, ayriyetten sigara alkol uyuşturucu hepsi varmış diyen Yiğithan'ı hiç tınlamadım ve televizyon izlemeye devam ettim. Üstümde ne var diye baktım sadece kalçamı zor kapatan bir beyaz sade t-shirt ve ayağımda beyaz supralar vardı. Bacaklarım, kollarımdaki ve başımdaki yaralar ön plandaydı. Yiğithan'ın arkadaşlarının hepsi Uzay'ın psikopat olduğunu biliyorlardı ve ondan çekiniyorlardı sanırım ya da hiç muhattap olmuyorlardı. Şimdi yanıma Atakan olsaydı ya da Selim ve Can hıyarı ne güzel eğlenirdik diye düşündüm hele Ece olsa daha önce ona sarılamadığım kadar sarılsaydım sonra aklıma o güldükleri fotoğraf geldi ve düşünmeyi kestim. Ayağı kalkıp mutfağa gittim tabiki Yiğithanların önünden geçtim. Geri dönüşte elimde cips tabağıyla giderken kızlar ya lütfen gel diye ısrar ettiler ve tabağı ortaya koyarak yanlarına oturdum. Eee kendini tanıtırmısın dedi kaslı olmayan bir erkek. Derin dedim coolca. Neleri seversin dediler. Müzik dediğim an herkes Yiğithan'a birşey anlatma çabasıyla bak Yiğithan sende ne kadar tesadüf gibisinden cümleler söyledi. Kolumdaki boydan boya dikiş izini göstererek Simge denilen kız Uzay hayvanımı yaptı dedi üzülerek. Ne alaka dedim. Seni kaçırıp kötü şeyler yapmadımı çok ağladın mı diye sordu. Gülmeye kahkaha atmaya başladım. Birincisi bu iz kendimi kesmiştim ondan kalma ikincisi hayatımda birçok kez dövüş ettim ya da silahlı çatışmaya girdim Uzay'ın yaptıkları evet çok kötüydü mesela bıçakla sırtımı resim tahtası olarak kullanmak ya da başımı duvarlara çarptırmak anlattığım herşeyin üzerine gözlerindeki korku benim gülmeye sebep oluyordu. En sonunda ise bu acıların hiçbir önemi yok benim kalbim hergün daha fazla acıyor dedim ve el sallayarak odama çıktım bu kadar olay hafızamda tekrar canlanınca gözlerim doldu ve ağlamak istedim. Başarılı oldum, ağlamak rahatlatmıştı acaba eskiden neden yapmıyordum. Birkaç saat uyudum ardından kalkıp aşağı indim millet gitmişti Yiğithan oturmuş televizyon izliyordu. Arkadaşlarım adına özür dilerim yani ima etmeye çalıştıkları şey, sen ve ben bu mümkün değil dedi. Neden mümkün değil dedim. Sen ve ben mi kalbi küçük ama kötülükle dolan kız, tipim değilsin ve asla bana layık değilsin dedi kendini beğenmiş bir edayla. Gün gelecek böyle dediğin kişiye sahip olmak için canını vereceksin dedim. Senin gibi birine mi güldürdün, senin gibilerle işim olmaz dedi ve gitti. Gözlerim yanıyordu kalbim parçalanıyordu ben ilk defa birinin lafları üzerine acı çekiyordum ve kırılıyordum. Kendimi serbest bıraktığım an yere düştüm ve gözlerimi kapatıp sesim çıkmasın diye ağzıma bastırarak ağladım. Kapı sesi duyulduğunda kendimi hemen toparladım ve Uzay'ın yanına gittim anlaşmamızı yaptık bu evde daha ne kadar kalacağım ev tutucam dedim. Ne saçmalıyosun burdan çıkamazsın artık beraber yaşıyoruz dedi. Ve ekleme yaptı Derin cidden kaçmaya felan kalkışma eskisi kadar kötü davranmak istemiyorum sana dedi. Bu beni yıldırtırmı tabiki kaçıcaktım burada asla duramazdım o salak iyi çocuğa aşık olmamalıydım aşktan kaçmalıydım, kaçıcaktım. Odama çıktım üstüme kamuflaj amaçlı siyah kıyafetler giydim. Kimseye gözükmeden mutfaktaki çöpleri aldım ve bahçeye çıktım. Sinsi sinsi adımlarla yürürken iri yapılı James Bond filmlerinden kaçmış bir adam merhaba Derin Hanım nereye diye sordu. Ellerimdekileri göstererek çöp atmaya dedim ama adam hemen elimden çöpleri alıp çöpe attı kaçmama fırsat bile vermedi. Biraz düşündüm ve korumaya arka taraftan sesler geliyo dedim koruma bekleyin dedi ve o tarafa doğru gittiğinde. Başka korumayla karşılaşmamak için etrafıma bakındım ve yandaki duvarın üstüne çıktım demir tellerden çıkmaya başladım çok yüksekti çıkıyor çıkıyor yerden epey uzaklaşıyordum ama birtürlü özgürlüğe kavuşamıyordum bu arada kimsenin beni farketmemesi garibime gitti. Acaba o koruma neden geri dönmedi diye düşünürken birden belimde eller hissettim ve karşı tarafa geçtim. Tabi biraz çığlık atmış olabilirim çünkü zifiri karanlık yani. Kulağımı hissetmiyorum dedi mükemmelliğiyle tanıdığım ses beni kucağına almış bahçeden eve gidiyorduk bu sefer kapıdan! Ya bırak beni ben burda olmak istemiyorum dedim. Yiğithan ise beni biran kucağından indirmeden kapıyı açtı ve içeri girdi. Uzay iğrenç sırıtışıyla kamera kayıtlarını izlediği bilgisayarın başındaydı. Kahkaha attı Derin bende seni akıllı sanmıştım dedi. Yanaklarımı şişirerek pofladım ve odama çıktım. Uzay'la birlikte intikam için hazırlık yaparken uzun bir süreyi Yiğithan Bey ile geçiricektim malesef bana söylediği o kadar sözden sonra. Birden odamın kapısı açıldı içeri Uzay ve Yiğithan girdi. Misafirlerimiz var haydi aşağı dedi Uzay, üstümü değiştirip gelirim dedim. Uzay çıktı ana Yiğithan kaldı. O yokmuş gibi davranarak üstümden t-shirti çıkardım yatağın üstüne attım bir beyaz t-shirt ve gri kapişonlu hırka üstüme giydim altımdaydı bişey olmadığı içinde dilime kadar beyaz çoraplar giydim tarçın rengi ev ugglarımı giydim ve saçımı topuz yaptım Yiğithan'ın yanından onu hiç umursamadan geçecekken hafif bir şekilde belimden tutup kendine çevirdi ve bacağımdaki kanı akmış, kurumuş demirlerden tırmanırken olan çiziği gösterdi ardından bekle deyip ıslattığı peçeteyle bacağımı sildi. Hadi gidelim dedi. Aşağı indik 1 sürtük vardı turuncu kafalı Uzay kızı göstererek barda tanıştık acayip kafa yapmıştı striptiz felan yapıyodu dedi. Kızın yüzüne dikkatlice bakınca Ece diye bir çığlık attım. Hemen yanına koştum ve sarıldım Ece ise o kadar kendinden geçmişki becer beni diye ağlıyordu. O iyilik meleği kızın bu hale gelmesi beni çok üzmüştü Uzay'a dönerek Uzay onu evine götür diyerek kendimi tutamadım ağlamaya başladım. Uzay ise şaşkınca bana baktı ve sana yaptığım o kadar işkencede bile ağlamadın buna mı ağlıyorsun dedi bana bön bön bakarak. Götür şunu burdan diye bağırdım ve olduğum yere çöktüm. Uzay Ece'yi de alıp evden çıktıktan sonra sırtıma bir el geldi ve önüme su dolu bir bardak uzatıldı yana baktığımda bu Yiğithan'dı. Tüm hırsımı ondan çıkararak bağırdım ; Yüzsüz müsün sen oğlum?! Uzak dur benden uzak, benim gibilerle işin olmaz.Söyledikleri şarkı Majeste - aşk dediğin. Bu arada bir dahaki bölüm voteler artınca gelicek. Multiye bakmayı unutmayın süper :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|DERİN|
Literatura FemininaDerin adında şizofren ve karakter bozukluğu hastalığı olan, kendini müziğe adamış sevimli ama bir o kadar kötü bir kız ve aşk hayatı...