Keyifli okumalar ve bol kahkahalar dilerim. 💯❤
Başkomiser yanımıza gelip kimliğini göstererek "Başkomiser Cihangir Korlu. Anlatın bakalım ne oldu burada?" diye sordu.
Babam birden gülerek Başkomisere sarılınca ödüm kopmuştu babam delirdi diye!
"Vay Cihangir'im! Sen ne kadar büyüdün böyle. Baban, Adem nasıl çocuğum?" diyerek Başkomiserin omzunu sıvazlayan babamla çakmıştım köfteyi.
"Babam sizlere ömür de, ben sizi çıkartamadım?" Babam onun sorusuna tam cevap vereceği sırada lafını bölerek onu durdurdu Başkomiser bozuntusu. "Tamam neyse! Önce şurada neler olduğunu biri açıklasın." diyerek yerde yatan iki adama doğru bakıp kaşlarını çattı. "Bunlara ne oldu?" Onun sorusundan sonra Deryayla birbirimize bakıp kahkahalara boğulduk!
Bizim birbirimize bakarak anırmalarımızı babam ve annemin iki taraftan kafama geçirmeleri sonucu kesmek durumunda kaldım.
Dağılan saçlarımı geri atıp düzeltirken homurdanıyordum bir yandan da. "Ne vuruyorsunuz ya!" Beni hiç takmadan Başkomisere cevap veren babam "Bu iki deli bunlara at sakinleştiricisi verdi." diye yanıtladı Başkomiserin sorusunu.
Omuz silktim onun sözlerine. "Aynen, nalladık kendilerini!" diyerek kıkırdadım.
Bana çatık kaşlarla dönen adamla aniden kafamın üzerinde sarı bir oklava belirip kafama vurdu! Ben bu adamın parasını vermemiştim henüz! Hızla eve doğru koşup çüzdanımdan 30 lira alıp geri dışarı koşturdum.
Nefes nefese elimdeki parayı ona uzatıp "Al borçum vardı sana." dedim. Bana daha da çatılı kaşlarla bakmaya başlayan Başkomiserse kalın ve otoriter sesiyle "Bende sana borçun yok demiştim! Sok onu yerine." diyerek yanımdan uzaklaşıp yerde yatan adamların başına gitti. Elim havada öylece kala kaldım.
Bok böceği, ne olacak! Dedem kafalı! Çok pis sinir olmuştum bu herife. Bir ara fırındayken ekmeklerin parasını ödeyip benim git gel yapmama izin vermediği için kanım kaynayayım gibi yapmış olsa da, bu durum çok çabuk geçmişti!
Bir damla suda boğasım vardı şu an onu.
Arkasından hâlâ sinirle baktığımı fark edince hemen kendime geldim. Ne zaman bu adamla karşılaşsam üzerimde pijamalarım olduyordu yahu! Bu ne biçim bir şeydi.
Deryayı ve Jülideyi alıp sakinleştirme bahanesiyle içeri doğru yol aldım. Jülidenin de Deryanın da dünya umrunda olmaması dışında bu bahanemde bir sorun yoktu!
Jülide "Ay bu yakışıklı beni evli falan sanmamıştır değil mi kızlar! Benim acilen üzerimi değiştirip makyajımı düzeltmem lazım!" diyerek gelinliğinin eteklerini havaya kaldırarak koşup odama girdi. Biz tam içeri gireceğimiz sırada kapıyı suratımıza kapatmasıyla kıl payı kurtarmıştık burunlarımızı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haylaz ve Delikanlı Turta
Hài hướcMahalle dediğin nasıl mı olmaz! İşte tam da böyle katibem! Bizim Mahalle gibisini her yerde bulamazsınız, siz en iyisi mi baştan başlayın okumaya! Yaptıklarımdan pişman mıyım diye sorarsanız: Pişman değilim, aklım hâlâ yapamadıklarım da! *** "Mini...