Mahalle dediğin nasıl mı olmaz! İşte tam da böyle katibem! Bizim Mahalle gibisini her yerde bulamazsınız, siz en iyisi mi baştan başlayın okumaya!
Yaptıklarımdan pişman mıyım diye sorarsanız: Pişman değilim, aklım hâlâ yapamadıklarım da!
***
"Mini...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bala'dan:
Yediğimiz haltın sonu tabii ki karakolda bitti. "Kanka dudağın-" diyen Feride'ye korkutucu bir bakış atmamla sustu. Ceneme yediğim yumruk yüzünden, kanadığının farkındaydım. "Hanımlar buyrun!" diyerek sırıtan polis memurun'a sert bir bakış attım.
Ne oluyoruz lan!? Hayrola açıkta bir yerim var da benim mi haberim yok?
Zaten geldiğimizden beri bizi kesiyorlardı. Bende birazdan darpdan değil cinayetten tutuklanacaktım!
"Başkomiserim eniştemm bey!" diyerek hızla ona yalakalık yapmaya koyulan Feride ile Cihangir kafasını sakince bize çevirdi. "Enişte kurbanın olam söyle salsınlar bizi. Bak Hanzade evde aç! Yavrucak aç bilaç bizi bekliyor! Ne olsun ona hı? Ölsün mü üzüntüden!?" diye kendini açındırma çabasına inanmazca baktım.
"Cidden incredible!" diye tepki verdim ellerimi ağzıma götürerek.
Ağzım şokla açık kalmış, gözlerimi de gördüklerime inanamadığım için kırpıştırıyordum. Demek bu delikanlı turta o yüzden korkmuyordu bu işlerden. Bulmuş tabi bal gibi adamı! Oh be! Kullan anasını satayım!
"Feride! Senin yine ne işin var burada kızım?! Ben daha geçen seni salarken, bir daha gözüme görünme demedim mi?" diye soran çatık kaşlı adamla hemen kendimi toparladım. Baya sert bakıyordu. Sanırım öfkeliydi. "Hadi kendin geldin, bu yanında ki kızcağazı ne diye sürükledin yanında!" diye bağırdı beni göstererek.
Delikanlı Turta hemen itiraz etmeye hazırlandı. Beni göstererek "Vallahi kendi istedi! Sorun istiyorsanız! Valla billa! Getirin kurana el basarım! O derece yani!" dedi ve bana baktı söylesene dercesine. "Evet Başkomiserim. Ben kendi rızamla buradayım." dedim onaylayarak.
Cihangir abi verdiğim cevaptan baya etkilenmiş olacak ki, "Iyi bok yedin!" diye çıkıştı bana.
Mahcubiyetle kafamı öne eğdim. Adam haklı. Ne işim vardı benim kavgada?! Kos koca Ilkokul öğretmeniydim ben! Çocuklardan birinin velisi görse hakkımda ne düşünürdü...
"Gerçekten çok pişmanım bir daha olmaz..." dedim kafamı kaldırmadan. Feride gülerek "Sen yine de öyle deme!" demesiyle sinirle koluna vurdum. "Yok bir de olsun!" diye konuşan Cihangir enişte ile Feride tam onu onaylayacaktı ki ağzını kapattım. "Yok tövbe Başkomiserim! Öyle bir şeyi bir daha yapmam. Yapmasına da izin vermem!" dedim Feride'ye bakarak.
"Iyi tamam...Seni bırakırım. Ama bu Delikanlı Turta'nın bu kez kaçarı yok!" diyen Başkomiser bile anlamıştı Feride'nin ne deli olduğunu. "Tamam, tamam! Istediğiniz cezayı verin. Hak etti o bunu çoktan!" dememle Feride bana öfke saçan gözlerle bakmaya başladı. "Bakma hiç!" dedim sinirle.
"Bir Sezar bir de ben, bunu hiç hak etmedik! Şimdi söyle, hak ettiysem eyvallah!" diyerek edebiyat parçalayan manyağa göz devirdim. "Hak ettin!" dedim hiç duraklamadan. Benimle aynı anda konuşan polis memur ve Başkomiser ile şaşırdı.
