43 // carson

4.9K 339 43
                                    

"Umarım birbirinizi öldürme gibi planlarınız yoktur,"

Harry'nin hoparlörden çıkan kalın sesi ile tekrar salona doğru bakınmaya başladım. Justin, koltuğun birine öylece serilmiş elindeki telefonu sabitlemeye çalışıyordu. Yani mutfaktan görebildiklerim bu kadardı.

Bıçağı salatalığın kesilmemiş tarafına sertçe vurdum ve tahtadan tok bir ses çıkmasını sağladım. Justin'in tuhaf davranması gerçekten sinir bozucuydu. Gece korkudan onun yanına kıvrılmamı es geçerek ondan uzak durmaya çalışacaktım.

"Benim yok ama Lydia'nın bana hazırladığı planlar olduğunu düşünüyorum." Dedi Justin kıkırdayarak. Bir Harry'le birlikte beni çekiştirmedikleri kalmıştı, harika.

Harry, "Çünkü kıza yapmadığın bokluk kalmadı da ondan, dengesiz herif," dediğinde kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Tabi bu komik olduğundan değil, tamamiyle sinirden ortaya çıkmış bir gülmeydi.

"Kes sesini ve bana kıyafetlerimi göndermeyi unutma." Diye dişlerini bastırarak konuştuktan sonra Justin, telefonu sertçe masaya vurdu. Dirseğini dizine yasladığını ve ardından elini saçlarına daldırdığını gördüm. Stresli olduğu zamanlar her saçıyla oynardı.

Pattie, neredeyse çıldırmışcasına Justin'i arıyordu. İşi yüzünden buraya gelemediği için babam gibi o da bana Justin konusunda güvendiğini söylemişti. Her ne kadar bir şey hatırlamadığı için masum sayılsada yine de onu yastıkla boğmayı istiyordum.

Tabi sonra aklıma benim yüzünden kaza yaptığı geliyor ve vazgeçiyorum.

Arka tarafımdan gelen tıkırtılarla irkildim. Evin içinde sessiz bir şekilde dolaşması yüzünden kafayı yemezsem iyiydi. Elimdeki salatalık tabağını da masaya koyarken Justin'in sandalyenin birine oturduğunu fark ettim.

Fındık kreması kavanozunu açmaya çalışıyordu. Alçılı kolu yüzünden açamamıştı ama birkaç deneme sonucunca açmayı başarmıştı. Ondan en uzak sandalyeyi belirleyip oraya oturmaya karar verdim.

İkimizde kahvaltıya sessizce başlamıştık. Tabak ve çatal sesleri dışında başka bir seda duyulmuyordu. Biraz ürkütücü bir sessizlik olsada bundan rahatsızmış gibi görünüyor sayılmazdık.

"Sana söylemem gereken şeyler var," Dedim bu tuhaf sessizliği bozarak.

Kıkırdayıp çatalını masaya bıraktı ve dirseklerini masaya koyarak parmaklarını çenesinin altında birleştirdi. "Ben de şuana kadar niye bana bağırıp çağırmadığını merak ediyordum."

İfadesizce onu süzdükten sonra ben de çatalımı masaya sertçe bıraktım. "Birkaç kuralım olacak."

Kaşlarını havaya kaldırdı ve "Pekala," dedi alayla.

Boğazımı sertçe temizledim ve gergince ısırdığım alt dudağımı serbest bırakmam gerektiğini fark ettim. "Bana fazla yaklaşmanı istemiyorum. Her ne kadar hatırlamasanda biz ayrıldık. Yani kısacası seninle yakın olmak beni rahatsız ediyor."

"Dedi dün gece bana sarılarak uyuyan kadın," Diye mırıldandı meyve suyundan bir yudum alırken.

Kaşlarım aniden çatılıverdi. Her seferinde bunu yüzüme vuracaksa işim gerçekten zor görünüyordu. "Kazada başını hızlı çarpınca egon fazla yükseldi sanırım?"

"Bu her zaman ki hâlim," Dedi omuzlarını umursamazca silkerek.

Isırmaktan kanattığımı fark ettiğim dudağımı tamamen bıraktıktan sonra sandalyeyi bacaklarımla geri ittim ve ayağa kalktım. Katlanılacak gibi değildi. Bu kadar sinir bozucu birine dönüşmesi kesinlikle ayrıldığımız içindi.

good night miss. terryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin