27 // you still love him

7K 362 92
                                    

Elimdeki sıcak çikolatayı kenara bıraktım ve sırtımdaki battaniyeye daha sıkı sarıldım. Onun uyandığı gün ceketimi almadığım için hasta olmuştum ve günlerdir hastalığım geçmemişti. Üstüne üstlük yağmurda ıslanmıştım. Sanırım bir hafta kadar olmuştu. Kafamın içi zonkluyordu.

Buruşturulmuş kirli peçetelerimi ittirdim ve minderin üzerinde kendime yer açtım. Bu gece şöminenin karşısında yatabilirdim. En azından ısınırdım. Ama yastığım yukarıda kalmıştı ve Harry'de daha gelmemişti. Oflayarak battaniyemden sıyrıldım ve merdivenlere yöneldim. Karanlık koridora ulaştığımda adımlarımı odama yönlendirdim ve sessizce içeriye girdim.

Odamda koridor gibi karanlıktı. Işığı açma zahmetine bile girmeden dağınık yatağımdaki yastıklardan birini kaptım. Uzun zamandır odamda yatmıyordum. Eve bile gelmiyor sayılırdım. Daha doğrusu otellerde sürtüyorum da denebilirdi. Burasının oldukça dağınık olduğunu düşünüyordum.

Kollarımın arasındaki yastığın tanıdık kokusu burnuma dolduğunda dişlerimin arasından istemsizce bir tıslama çıkmıştı. Yastığı sinirle yere fırlattım ve alt dudağımı dişledim. Evimde hala ona ait bir şeyler olması beni deli ediyordu. Gidip kendi yastığımı alacakken ayağım yumuşak bir şeye takıldı ve yere düştüm. Lanet olsun! Takıldığım şey Lydia'nın yastığıydı.

Bu yastığı ona verecek miydim? Tabi ki de hayır. Onun yüzünü dahi görmek istemiyordum ve eğer ona bu yastığı vermeye gidersem hala onu sevdiğimi düşünebilirdi. Öfkeyle bağırarak ayağa kalktım ve yastığı dolabıma tekmeleye tekmeleye itekledim.

Tam dolabın kapağını kapatmış gidiyordum ki kapağının açıldığını belirten bir gıcırtı duydum ve tekrar geriye döndüm. Yastığın bir kısmı dışarıya çıkmıştı. Ah! "Sakın oradan çıkayım deme, seni pamuk dolu fahişe! Eğer buradan bir daha çıkarsan seni pamukların sökülene kadar sikerim ve emin ol çirkin bir koltuk kırlenti doğurmak zorunda kalırsın!" Son kez daha yastığı tekmeledim ve kendiminkini alarak odadan dışarıya çıktım.

Onun yastığı dahi beni sinir ediyordu. Lydia ile ilgili hiçbir şeyi etrafımda istemiyordum. Mümkünse bu şehirden bile taşınmak benim için daha iyi olurdu.

Hızlıca aşağıya indim ve battaniyeme sarıldım. Uykum yoktu. Daha doğrusu uykum kaçmıştı. Minderin üzerine uzandım ve şöminedeki alevi izlemeye başladım. Belki böyle yatarsam uykum gelebilirdi fakat cidden uyuyamıyordum. Kenarda duran telefonumu aldım ve parlak yazılarla yazılmış Savanna yazısına basarak ahizeyi kulağıma götürdüm. Belki onunla konuşmak içimdeki tuhaf sıkıntıyı yok edebilirdi.

Savanna ile spor salonunda tanışmıştık. Ondan hoşlanıyordum sanırım. Lydia'yı unutmamı yavaş yavaş sağlıyordu. Galiba Savanna ile birlikte olmam daha iyi olacaktı. Yani umarım öyle olur.

Telefon, uzun bir çalış sonrası açıldı. "Efendim?"

"Şey, merhaba," Dedim sessizce.

"Merhaba. Neden aramıştın?"

Aslında bu soruyu beklemiyordum. Her ne kadar o görmese de yattığım yerde kıpırdandım. "Sadece seni merak etmiştim," Diye mırıldandım.

"Bu saatte ne yapabilirim sence?" Dedi ve ardından güldü. Önce terslediğini sanmıştım ama şaka yapmıştı. Ona katılarak bende güldüm.

"Uyandırdığım için üzgünüm,"

"Ah, önemli değil. Sen iyisin değil mi?"

"İyiyim,"

"Peki, iyi geceler."

Diyeceklerim sanki ağzıma tıkılmış gibi hissetmiştim. Derin bir nefes alarak "İyi geceler." diyerek telefonu kapattım ve başımı yastığıma gömüp battaniyemin içine girdim. Benimle konuşmak istemiyor muydu yoksa bana mı öyle gelmişti?

good night miss. terryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin