Göz kapaklarımı açmak istedim ancak yüzüme vuran güneş ışıklarından açamadım. Gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştım. Cerenle Poyraz bayılmamda birbirlerini suçluyorlardı. Ha? Çimende yattığımı yeni farkettim. Gözlerimi açtım.
''Siz malmısınız?'' dedim.
''Ne? Neden çirkin?''
Yavaşça kollarımın üstüne kalktım.
''İnsan eve sokardı ya. Bronzlaşmışım resmen.''
Ceren atladı.
''Anahtarlar paspasın altında yoktu.''
Ayağa kalktım.
''Salaklar. Hem o filmlerde olur bi kere. Çantama bakmaya akıl etmediniz mi?''
Ceren birşeyler geveledi, Poyraz bir şeyler düşünüyor gibiydi.
''Neyse isterseniz siz gidebilirsiniz.''
''Kendini iyi hissedinceye kadar burdayız.'' dedi Poyraz.
''Yok, gerek yok. İyiyim ben zaten.''
Ceren'in telefonu çaldı. Bizden biraz uzaklaştı ve telefonla konuşmaya başladı.
''Gerçekten iyimisin?''
Ah Poyraz. Gözlerinin derinliklerinde sakladığın o şeyi ne zaman anlayacaktım ben?
Kendimden emin bir şekilde ''Hiç olmadığım kadar iyiyim, gerçekten'' dedim.
''P-peki. O zaman şey kendine iyi bak. Görüşürüz.'' dedi ve olduğum yerden uzaklaşmaya başladı.
''Sende'' dedim tam giderken ancak sesim varla yok arasında çıkmıştı. Duyup duymadığına emin değildim.
Cerenle birlikte yürümeye başladılar. Ceren arkasına döndü.
''Görüşürüüzz'' diyerek bağırdı ve el salladı.
Gülümsedim ve bende el salladım.
Eve doğru yöneldim, kapıyı açtım. Eve girer girmez kol çantamı yere fırlattım. Banyoya girdim, üzerimi çıkardım ve buz gibi küvete girdim...
Bir saat banyoda kalmış olabilirdim. Selim şokunu (!) atlatamamıştım.
-İki Hafta Sonra-
Selimle sevgili olmam herkesde şok etkisi yaratmıştı. Ancak bu kısa sürdü. Okulun ortasında ''Selimle artık çıkmıyoruz. Alın kızlar Selimciği doya doya kullanın.'' dememle herkes şaşırmıştı. Ben bile. Selim'in söyleyeceği şeyleri aslında merak etsem de umursamadım ve unutmaya karar verdim.
Okulların kapandığı gün Poyraz'ın ailesi annem ile beni yemeğe davet etti. Akşam oldu ve evlerine gittik. Ceren ve babası da oradaydı. Herşey çok iyiydi ancak Ceren'in babası -Murat amcaya- hala alışamamıştım. Soğuk davranıyordu. Ceren, ben, Poyraz, Rüzgar (Poyraz'ın küçük kardeşi) Poyraz'ın odasında takılıyoduk. Oda siyah ve krem rengi ağırlıklıydı. Yatak, dolap, çalışma masası, büyük bir tane koltuk ve küçük bir kitaplık vardı.
Biz sohbet ederken Poyraz'ın annesi geldi ve bizi aşağıya çağırdı. Şakalaşarak aşağıya indik. Ve bomba haber. Tatil'e hep beraber gidiyoruz. Vee Poyraz'ların yazlık evi bizim üç dört ev yanımızdaymış. Çok sevinmiştik ancak yarın sabah yola çıkıcağımızı öğrendiğimizde Ceren'le aynı anda ''Yarın mı!?'' diye bağırdık. Sonra birbirimize baktık ve tekrar aynı anda ''Ne zaman hazırlanıcağız kiğğ'' dedik...
Eve geldiğimizde saat çok geç olmuştu. Sabah 8'e saatimi kurdum ve direk uyudum.
-Sabah-
İlk defa alarmın ilk çalışında yataktan kalkmıştım. Önce duş aldım. Üzerimi giyindim. (Multide hepsinin kıyafetleri var) Saat 9 olmuştu. Hızlıca (!) bavulumu hazırladım.
Telefonuma mesaj geldi. Cirincim diye kaydettiğim Cerendendi. Bi ara çakma sarışın diye kaydetmiştim ancak sürekli saçlarını boyattığı için değiştirdim. Mesajda:
''Oloynoo, tey tey tey. Kuaförden çıktım lo. Şimdi halam, eniştem babamla falan birlikte sizin eve geliyoruz. Hazır oluğğn''
Neyin kafasını yaşıyosun Cerencim diye içimden geçirdim.
''Poyraz?''
''Nolduğğ? Merak mı ettin he? O da geliyor cınıms. Halam, eniştem diyince Poyraz'la Rüzgar'da onların çocuğu olduğu için. Neyse işte of anla.''
''Ses qes bitch! Hadi bye :* ''
''Ok byü :* ''
Şarjım %97'ydi ulala. Telefonumu ve kulaklığımı da çantama sokuşturdum. Çantamla bavulumu alıp annemin odasına gittim. Saçlarını düzeltiyordu.
''Ben hazırım'' dedim.
''Bende''
Beraber bavulları kapıya çıkarttık. O sırada Poyrazla ve Cerenler geldi. Cerenle uzunca sarılma ve şımarma seansımız bittikten sonra normal hayata döndük. Poyraz bavulumu kaldırdı.
''Bunun içinde ceset miğğ vağğr'' diyerek kız gibi bağırdı.
Bavullarımızı yerleştirdik. Poyraz'ın annesi, babası, kardeşi ve Ceren'in babası, Poyraz'ların arabasına bindi. Ceren, Poyraz, ben ve annemde bizim arabaya yerleştik. Annem arabayı kullanıyordu. Poyraz ön koltuğa, Ceren ve ben de arka koltuğa oturduk.
Tumblr'da bakınırken Poyraz bağırdı.
''Ya! Canlanın biraz yaşayan ölüler!''
Ceren'le Poyraz'a ofladıktan sonra tekrar telefonlarımıza döndük.
Yaklaşık bir buçuk saat yolumuz vardı. Annem:
''Gençlerin arasında kaldım'' dedi ve gülümsedi.
Poyraz'da ''Tülay Teyze isterseniz sizde bizim arabaya geçin ben sürerim'' dedi. Anlaştıktan sonra Poyraz sürücü koltuğuna geçti. Annem diğer arabaya bindi. Biz Ceren'le yine arkadaydık. Poyraz'ın bize bağırması sonucu telefonlarımızı çantamıza attık.
''Kızlar ben çok acıktım.''
''Bende!''
''Bendeğğ!''
''Napalım? Bir saniye babamları arayayım'' dedi.
Kısa bir telefon konuşmasından sonra arabayı durdurdu.
''Noldu?'' dedim.
''Diğer arabada poğaça, simit, meyve suyu falan varmış.'' dedi.
Bir kaç dakika sonra arabalarını bizimkinin arkasına çektiler. Poyraz yiyecek bişeyler aldı ve tekrar arabaya bindi.
Tam dört poğaça ve bir simit yemiştim.
''O benim simitim!'' diye bağırdı Poyraz.
''Accık ucundan koparsam noloor?''
''Hıh peki. Ama accık.''
''Tımam'' dedim ve zafer sırıtışımla Poyraz'ın simitinin yarısını da yedim.
Yaklaşık 20 dakika sonra Sencile'ye gelmiştik.
Gerçekten Poyrazların yazlığıyla bizimkinin arasında iki ev vardı. Hepimiz evlere yerleştik. Bizim evde sadece annem, ben ve Ceren kalıcaktı. Diğer herkes Poyraz'ların evindeydi.
Benim odamda iki kişilik yatak vardı ve büyük ihtimalle Ceren'le ikimiz kalıcaktık. Bavullarımızı odanın bir köşesine fırlattık ve yatağa atladık. İkimizde tavana bakıyorduk. Sonra birbirimize döndük ve aynı anda yataktan atlayarak ''Tatil Başlasıııın!'' diye bağırdık...
Hikayeyi birazcık ilerlettim. Tatilin daha eğlenceli olacabileceğini düşündüm. Umarım beğenirsiniz :* :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatını Sen Seç
ChickLitBoşluktaymış gibi, kimsesiz çaresiz bir genç kız... Her şeye rağmen gülümsemeye çabalayan ve hayata tutunan... Tek varlığı üvey annesi. Yemyeşil doğanın ortasındaki kara melek... Gerçekler acı verecek ama Aleyna her şeye rağmen hayatını kendisi seç...