Aaron bunca zamandır arkadaşı bildiği insan değildi artık. Orada olan her neyse çocuğu çok fazla değiştirmişti. Kafasındaki sorular çoktu ama Camille bir cevap alamayacağından neredeyse emindi, bu yüzden Hyde Park'a gelene kadar soru sormadı. Zaten ikisi de Grace'i arabaya taşıdıklarından beri karşılıklı susmuşlardı.
Gece üstlerini örterken ikisi arabadan indiler, ufak bir ateş yaktılar ve son birkaç gündür oldukça hak ettikleri molayı burada, bulutsuz ve yıldızsız bir gökyüzünün altında vermekte karar kıldılar, tam olarak bir karar denemezdi aslında ama itiraz eden kimse yoktu.
O evden çıktıklarından beri arkadaşından korkmaya başlamıştı Camille, Patrick Rothfuss'un sözlerini hatırladı; Zeki insanların korktuğu üç şey vardır: fırtınalı bir deniz, aysız bir gece ve nazik birinin öfkesi. Sonuncusunu görmüştü. Fakat o evdeki birçoğunun aksine sadece uzaktan şahit olduğu için kendini şanslı saydı.
Bir dal parçasıyla ateşi harladı. "Söylemeyeceksin biliyorum ama sormam gerekiyor; Ne oldu sana?"
Gözlerini ateşe dikmişti Aaron, tek kelime etmedi.
"Aaron?"
İkisinin arkadaş olduğunu hatırlamaya çalıştı Camille; zor zamanlar yaşayan iki arkadaş. Belki de çocuğa yalnız olmadığını anlatması gerekiyordu.
"Bak biliyorum, zor bir şey yaşadın, daha doğrusu yaşadık. Aksi gibi davranıyor olabilirim ama sizin hayatınıza da kendiminkine verdiğim kadar değer veriyorum,"
"Evet o yüzden çocuğun göğsünde bir ok izi var." dedi kafasının içindeki ses. Camille aldırmadı.
"İkinizi de seviyorum, gerçekten. Lütfen iyi yanlarından bak; kızı aldık ve şu an arabanın arka koltuğunda uyuyor. Bu işte birlikteyiz."
Aaron göz teması bile kurmadı. Arkadaşı onu görmezden geliyordu, kalbi kırılmış bir şekilde arabaya yöneldi.
"Sadece... Bir şeye ihtiyacın olursa haber ver olur mu Aaron? Ben arabada olacağım."
"Kendimi kontrol edemedim," dedi Aaron gözlerini ateşten ayırmadan. "Anlayışımın ötesindeki bir güç içime akıyor gibiydi."
Arkadaşının sonunda konuşmasına sevinmeden edemedi Camille. Kollarını kavuşturup arabaya yaslandı.
"Nasıl bir güçten bahsediyorsun?"
"Çok büyük, çok fazla. Öfkemden besleniyor gibi. Bir yanım onu asla kullanmamamı, uzak durmamı söylüyor. Tehlikeli hissettiriyor."
"Ne demek istiyorsun Aaron?"
"Merkez binasında bir havuza girmiştim sen orayı basmadan hemen önce. Ciğerlerim balçıkla dolar gibi olmuş, başıma çok fena ağrılar saplanmıştı. Gücü kullanırken aynı şeyi hissettim."
Aaron gözlerini ateşten alıp Camille'e baktı. Gözlerindeki endişe söylediklerinden çok daha fazla şey açıklıyordu. Orada yaptıklarının Tyafis'le bir bağlantısı vardı anlaşılan.
"Sana yardım mı ediyordu yani?" diye sordu Camille.
"Hayır, daha çok ben ondan bir şey çalmışım gibiydi. Güçlü hissettim ama o şey bana ait değildi sanki."
Aaron'un orada yaptıkları az çok anlam kazanmıştı şimdi. Fakat bir tanrı nasıl ondan çalınmasına izin verirdi ki? Hele ki çalan bir ölümlüyse. Çok fazla bilinmez vardı, yetmezmiş gibi arkadaşı ve binlerce kişilik Direniş'in hayatı bu bilinmezlerle ne kadar iyi boğuştuğuna bağlıydı. Boğuluyor gibi hissetti.
"Hâlâ uymayan parçalar var gibi. Bir şeyleri kaçırıyor olmalıyız."
"Bir şeylerin uyuşmadığı kesin Gauthier. Olan biten bana da çok garip geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Direniş Serisi: Piyon
FantasyWATTYS 2021 YARI FİNALİSTİ WATTPAD FANTASY TR OKUMA LİSTESİNDE Aaron Cornelius, kendini ait hissedecek bir yer bulmanın eşiğinde. Fakat artık ev kabul edeceği cemiyetin ne gibi sırlar barındırdığından habersiz. Camille Gauthier, Delphine'den aldığı...