O kadar uzun süredir bu ormandaydı ki, Grace zaman kavramını kaybetmeye başlamıştı. Ormanı tanıyordu artık geçen seferkinin aksine artık hafızası tek parçaydı. Tabii şu anda hafızasının yerinde olması ne kadar lütuftu bilemedi, arkadaşlarını hatırlıyordu hatırlamasına ama bu içine ekilen korku tohumlarına engel değildi, tek dileği onu ölü zannetmemeleriydi. Nabzı atıyor muydu acaba?
Fakat tohumu sulayan, her an büyüyüp serpilmesini sağlayan ve onu ufak bir fidan haline getiren tek şey öte dünyadaki bedeni değildi. Normalde, bu diyarda ne normal kabul ediliyorsa artık, annesi onun için gelirdi ama Grace gözlerini bu ormanda açtığından beri ona eşlik eden tek varlık boynuzlu tilki Fenrir'di. O da olmasa ufak fidan devasa bir ormana dönüşebilirdi.
Mitolojik bir kurdun ismini bir tilkiye vermenin ne kadar iyi bir fikir olduğu hakkında bazı ufak şüpheleri vardı ama tilki ismini sevmiş gibiydi. O kadar sevmişti ki arada sırada Grace'e meyve bile getiriyordu. Fena bir ikili olmamışlardı.
Bununla birlikte, bir diğer kötü haber de şuydu ki; Orman son gelişinden bu yana çok fena soğumuştu. Gündüzleri ışık alan kısımlar pek de soğuk değildi, özellikle de ısınmak için Fenrir'e sarılınca pek sorun olmuyordu, hayvan yemek yedikçe daha da ısınmak gibi garip bir özelliğe sahipti, ama geceleri uyumaya çalışırken soğuk, bedenine dişlerini geçiren bir köpek gibi canını yakıyordu. Tilki onu ısıtmak için elinden geleni yapıyordu ama buna rağmen iliklerine kadar üşüyordu Grace.
Her şeyin yeni standartlara göre normal olduğu bir gecede, Grace Fenrir'e sarılmış soğuktan donmamaya çalışırken yanında yattığı ağaç kovuğunun sallandığını fark etti. Biri oturmuş gibiydi.
"İkinizin iyi anlaşıyor olmanıza sevindim tatlım."
Annesinin sesiyle irkildi kız.
"Anne," diye bağırdı gözlerinin karanlığa alışmasını beklerken. "Nerelerdeydin?"
"Özür dilerim kızım, kaçırıldığında o kadar acıyla baş başa kalmaman için seni buraya aldım fakat..."
Duraksamasından hoşlanmadı Grace. Tanıdığı kadarıyla Becky Radiant lafını esirgeyen bir kadın değildi. Pek tanımıyor olabilirdi ama kadın bunca yıl boyunca ortadan kaybolmasını bile hiçbir şeymiş gibi anlatmıştı. Tereddüt etmezdi çoğu zaman.
"Ne oldu anne?"
"Fakat buraya kendim gelebilecek kadar güçlü değildim."
Karanlığa alışan gözleri annesinin üzerinde gezindi. Bıraktığı gibi değildi kesinlikle. Kolları ve boynu sayısız morlukla kaplıydı. Öfkelenmeye başladı. Bunları ona kim yapmıştı ki?
"Açıklayacağım." dedi annesi kafasının içindeki soruları duymuş gibi.
"Acele etme, biraz soluklan," Fenrir'e döndü "Bize biraz meyve getirir misin?"
Tilki, olduğu yerde iyice esneyip silkelendi ardından ormanın derinliklerine doğru ilerlemeye başladı. Annesinin yanına oturup tilkisinin gözden kaybolmasını izledi Grace. Fenrir'in geri gelmesini beklerken kadın morlukla dolu kollarını kızına sardı.
Ağzında iki tane şeftaliyle döndü tilki. Birini Grace'in ayağının dibine diğerini de annesinin yanına bıraktı. Grace şeftaliyi eliyle ikiye bölüp yarısını Fenrir'e uzattı. Dostunun kesinlikle aç kalmasını istemiyordu kız. Bunun yanında hayvan ikisini de sıcak tutabiliyordu ve bu da oldukça işe yarar bir özellikti.
Şeftalisinden bir ısırık aldı ve annesine baktı. "Dinliyorum, ne oldu?"
Derin bir nefes aldı kadın. "Bu oldukça uzun bir hikâye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Direniş Serisi: Piyon
FantasyWATTYS 2021 YARI FİNALİSTİ WATTPAD FANTASY TR OKUMA LİSTESİNDE Aaron Cornelius, kendini ait hissedecek bir yer bulmanın eşiğinde. Fakat artık ev kabul edeceği cemiyetin ne gibi sırlar barındırdığından habersiz. Camille Gauthier, Delphine'den aldığı...