BÖLÜM 3

309 45 128
                                    

Ben geldim beeeen.

Diğer bölümün yorumları çok az sanırım bir avuç insan kaldık. Eğer bölümler önceden yazılmamış olsaydı kesinlikle hevesim kırılırdı ama atıyorum. Yazdım sonuçta.

Her neyse umarım beğeneceğiniz bir bölüm olur. Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın, telefondan yazdığım için...

Sizi seviyorum.

Sabah erkenden uyanmış, güzel bir kahvaltı yapmış ve hastaneye gelmiştim. Uykumu aldığım için gayet dinç bir şekilde uyanmıştım. Evden çıkmadan önce evimin birkaç kapı ötesindeki satılık daire ilanını gördüğüm için ilk önce tereddüt etsem de, Sehun'a haber verip ev sahibiyle konuşmuştum.

Akşam eve görmek için uğrayacağını söylemişti.

Günün geri kalanında ise yaptığım çok bir şey yoktu. Yaklaşık sekiz saatlik bir ameliyat yapmıştım. Ve şimdi işin geriye kalanı sadece dikiş atmak olduğundan derin bir nefes alıp ameliyat masasından uzaklaştım. "İyi işti." dedi Kyungsoo.

Ona başımı sallamakla yetinip, "Hastayı kapatabilirsiniz." dedim ve kapıya doğru ilerledim. Hava çoktan kararmış olmalıydı. Yorulmuştum ama değmişti, şimdi geriye güzel haberi Bayan Jiyeon'a vermek kalmıştı. Sehun'un sabah geldiğini görmüş olmama rağmen gittiğini düşünüyordum çünkü gerçekten uzun bir ameliyattı.

Ameliyathaneden çıktıktan sonra ilk işim eldivenlerimi çöpe atıp ellerimi yıkamak oldu. Saçımdaki bandanayı çıkartmadım çünkü saatlerdir saçlarımın ne hale geldiğini düşünmek bile istemiyordum. Ellerimi bir havlu kağıtla kurulayıp terliklerimi beyaz sporlarımla değiştirdim ve üstümdeki lacivert kısa kollu önlüğün üstüne beyaz önlüğümü giydim.

Sadece dakikalar sonra ameliyathanenin olduğu koridora çıktığımda, kapının uzağındaki sandalyelerde oturan Sehun ve Bayan Jiyeon doğruca bana baktı. Bayan Jiyeon, Sehun'un uzattığı bardağı alıp ayağa kalkarken, onlara ilerledim. "Bir sorun yok değil mi?" diye sordu Jiyeon. "Ameliyat iyi geçti değil mi?"

Dudaklarıma ufak bir gülümseme yerleştirdim. "Sadece iyi geçti demek az kalır, çok iyi geçti." dedim. "Eun-a'nın güçlü bir kız olduğunu hepimiz biliyorduk zaten."

Bayan Jiyeon yaşlarını tekrar yanaklarından aşağıya dökmeye başladı ama bu sefer mutluluktandı. "Onu ne zaman görebilirim?" diye sordu kısık sesle. "Ne zaman çıkacak?"

Derin bir iç çekip ellerimi ceplerime yerleştirdim. "Çok ağır bir ameliyattı. Bu yüzden bir hafta yoğun bakım ünitesinde kalması gerekiyor." diye mırıldandım. "Bugün uyanmasını beklemeyelim, uyuması ve kendisini toparlamasına izin vermeliyiz. Sizin için bir oda ayarlarım, lütfen siz de artık rahat bir uyku uyuyun."

Başını salladı. "Yanına giremeyecek miyim?"

"Şu an için imkansız," dedim ve gülümsedim. "Onun iyiliği için... Hadi biraz dinlenin."

Önce kararsız kalmış olsa da başını sallayarak beni onayladığı için, onu yanımızdan geçen bir hemşireyle beraber boş odalardan birisine yolladım. Sehun'la beraber koridorda yalnız kaldığımızda, Sehun bana baş parmağını kaldırdı. "Harika işti."

Gülmemek için yanağımın içini ısırarak yanından geçtim ama elbette peşime takıldı. Koridordaki tuvalete girip aynanın karşısına geçtiğimde, Sehun kalçasını lavabo tezgahına yaslayıp kollarını göğsünde birleştirdi. "Bu kadar işe nasıl yetişiyorsun? Bana ev bile buldun."

Saçımdaki bandanayı çözdüm. Parmaklarımı sarı saçlarımın arasından geçirip karıştırırken, "Ekstra bir çaba göstermedim ki," diye mırıldandım. "Karşıma çıktı sadece... Ah, saçlarım."

CRAPOTER / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin