Sizi seviyorum.
Yakın bir zaman da görüşmek dileğiyle.
Yani... Umarım.
Annem evleniyordu.
Bunu, neredeyse geçtiğimiz bir saat boyunca izlemiştim ve hâlâ elimdeki ince bir şampanya kadehini dudaklarıma götürürken onu izlemeye devam ediyordum. Bunu kabullenmek ne yazık ki hâlâ zor geliyordu.
Şık bir otelin davet salonunda, kalabalık içindeydim. Yarım saat kadar önce yeminlerini etmişlerdi ve şimdi gelen konukları teker teker selamlamak için masaları geziyorlardı. Ben de, daha beş dakika önceye kadar Jongin ve Kyungsoo'nun yaslandığı masanın kenarında duruyordum.
Sehun birkaç masa uzağımdaydı. Kendisinden yaşça büyük olduğu anlaşılan üç adamın olduğu masanın yanında duruyordu ve onun da elinde bir bardak olduğunu görebiliyordum. Parmaklarına birkaç yüzük takmış, benim aksime siyahlara bürünmüştü yine.
Ben takım elbise giymek yerine altıma bej renginde kumaş bir pantolon giymiştim. Üstümde beyaz tişörtüm ve az önce çıkarttığım bej rengi ceketim vardı. Saçlarımın arasına birkaç dalga eklemiş olsamda, sıcak olduğu için yarısını toplamıştım.
Derin bir nefes alıp annemin ceketimin cebine yerleştirmem için elime tutuşturduğu birkaç küçük çiçeği, masanın üzerindeki ceketimin göğsüne koydum. Chanyeol'un bana doğru yaklaştığını gördüğümde, istemsizce gözlerim yanında Baekhyun'u da aradı ama o Sehun'la dans ediyordu.
Masaya yaslanıp elindeki bardağını hafifçe kadehime vurduğunda, gözlerim tekrar gözlerine dokundu. "Sana, beni pataklaman için güzel bir şans sunsam, barış çubuğuma olumlu bir yanıt verir misin?" diye sordu. "Bu küslük fazla uzadı."
Gülümsemesinde sahici bir samimiyet vardı ama yüzümdeki ifadeyi sabit tutmayı başardım. "Küs değilim." dedim sadece.
"Yapma Luhan... Sadece Sehun'dan değil, bizden de boşanıyormuşsun gibi hissediyoruz."
Karnım tekmeleniyormuş gibi hissettiğim için bu söylediğine sadece ufak bir gülümsemeyle yanıt verdim. Ardından konuyu değiştirmek için, "Seni pataklama fikri o kadar da kötü gelmiyor kulağa." diye mırıldandım. "Ama Baekhyun karşıma almak isteyebileceğim bir düşman değil."
"Evet," Omuzlarını düşürerek başını salladı. "Kesinlikle seni yolmaya kalkabilir."
Gülümsedim ama Baekhyun için bunu asla yapmaz diyemiyordum. Çünkü onun içinde sahiden gizli bir çirkeflik vardı. Bir anda Chanyeol'un koruma polisi kesilmek isteyebilirdi ve o zaman ona karşı koyabileceğimi de sanmıyordum.
"Dans edelim mi?" diye sordu Chanyeol bu sefer. Ona istemediğimi söyleyeceğim sırada ise buna asla zaman tanımadan bileğimi yakaladığı gibi dans etmeye başlayan insanların arasına çekiştirdi beni. "Baekhyun'la aramız biraz bozuk." dedi aramıza mesafe koyarak dans etmeye başlarken. "Sehun yüzünden onunla konuşmadığın için ve ben de Sehun'a yardım etmiş gibi göründüğüm için biraz trip atıyor."
Aralarının bizim yüzümüzden bozuk olduğunu duymak, zaten olmayan moralime bir darbe daha indirmişti. Bu yüzden bir şey söylemeden elimi omzuna yerleştirdim.
Chanyeol ile beraber orada çok uzun bir süre dans edemedik çünkü dans eden Sehun ve Baekhyun ikilisiyle yan yana geldiğimizde, "Partner değişimi." diyerek beni itmiş, Baekhyun'u çekmişti. Kendimi sadece iki saniye içinde Sehun'un kollarının arasında bulmak beni yine de şaşırtmadı çünkü zaten asıl amaçlarının bu olduğunu biliyordum.
Chanyeol ve Baekhyun'da bildiğimi anlamış olmalılar ki anında yanımızdan uzaklaştılar. Derin bir nefes alarak Sehun'a baktım. Dans eden insanların arasında, öylece duruyorduk. "Eğer dans etmek istiyorsan gelip kendin söylemelisin." Ellerimi omuzlarına yerleştirdim. "Çünkü bu çok klişe bir fikir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAPOTER / HunHan
FanfictionYalanlar. Ayağa dolanan, başa çorap ören yalanlar. Luhan bir doktordu. Bir gece acil servisini ziyaret eden adamın hayatını hem mahvedeceğini ve hem de onu bulutların üstündeymiş gibi hissettireceğini bilmiyordu. Yalanlar onun hayatının her yerind...