Selam.
Ben geldin ve hemen gidiyorum.
Kendinize çok dikkat etmeyi unutmayın.
Yorumlarınızı alabilir miyim lütfeeen...
"Seni böyle mor önlükle görünce staj yaptığımız zamanlara döndüm."
Yixing yanındaki Kyungsoo'yla beraber oturduğum masanın karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. Gözlerimi önümdeki dosyadan ayırıp ona baktığımda, "Bizim neden böyle renkli önlüklerimiz yok?" diye sordu Kyungsoo. "Sanırım gerçekten başhekim Luhan'a torpil yapıyor."
Gözlerimi devirip dosyayı kapattım ve az önceden beri dudağıma vurduğum kalemi dosyanın üstüne bıraktım. "Başhekim birisine torpil yapacaksa eğer bu kişi kesinlikle Yixing olur." dedim kısık sesle. "Sanırım sevişiyorlar... Dur, bu tam olarak uygun tanım olmadı. Nasıl diyordun sen?" Yixing'e baktım. "Sanırım ona biniyor."
Kyungsoo yarım ağız bir sırıtmayla Yixing'e baktığında, Yixing ikimize de dehşet içinde baktı. "Hastane içinde asılsız dedikodular yaymaya utanmıyor musun sen?" diye sordu. Başımı hızla iki yana salladım. "Utanmıyor musun gerçekten?"
"Asılsız değil," Gözlerimi Kyungsoo'ya çevirdim. "Bu sabah masasındaki çiçeği gördüm. Kartta aynen şu yazıyordu; Başka bahçelere çiçek indirmemiş tanrı, dünyanın bütün çiçekleri gamzende açıyor... Altta imza, Suho."
Kyungsoo öğürür gibi yapıp Yixing'e yandan bir bakış atınca, "Bence romantik." dedi Yixing.
"Aynen, gamzende çiçek açtığını düşünüp sana bir demet ot yollaması gerçekten çok romantikti." diye alay ettim. "Koyun sandı seni sanırım, ye diye ot yollamış. Ya da parasına kıyamadı, cimri herif."
"Yalan söylüyor," Yixing hemen savunmaya geçerek Kyungsoo'ya baktı ama Kyungsoo yüzündeki alayı hâlâ silmemişti. "Ot değildi, çiçek vardı."
Sırıtarak ona bakmaya devam ettiğimde, "Ne zamandır ilişkiniz var?" diye sordu Kyungsoo.
Yixing birkaç saniye düşünür gibi kafeteryanın tavanına baktı. "Sanırım Luhan onu ameliyathanenin kapısında boğmakla tehdit ettiğinden beri." diye mırıldandı. Kaşlarımı kaldırdığımda, doğruca açıklamaya koyuldu. "Çok korkmuştu sen onu boğacaksın diye, teselli edeyim dedim. Bir baktım öpüşüyoruz. Ben de anlamadım."
Zaten ikisinin de birbirine karşı ilgisi olduğu gün gibi ortada olduğundan, sırıtmaktan başka bir şey yapmadım. Yixing oldukça uzun zamandır arkadaşımdı, mutlu olmasını isterdim.
Derin bir iç çekip kahve bardağımı elime aldığımda, "Bu dün sana geldi bu arada." dedi Kyungsoo ve elinde tuttuğu beyaz renk bir zarfı masanın üstüne bıraktı. Gözlerimi üstünde ismim yazan zarfa çevirip zarfı elimle kendime çektiğimde, ikiside merakla masaya biraz daha abandı.
"Ne o?" diye sordu Yixing sabırsızca.
"Daha açmadım." deyip zarfın kenarını yırttım ve içinden çıkan kağıdı zarftan çıkarttım. Katlı kağıdı açtığımda resmi bir davetiye olduğunu anlamıştım. Gözlerimi uzun yazıda dolaştırdım hızla. Ardından kağıdın en altına atılan ıslak imzaya bakıp kaşlarımı kaldırdım. "Davetiye."
"Nereden?" diye sordu Kyungsoo.
"Çin'de yeni yapılan bir hastaneden." Gözlerimi kağıttan çektim. "A grubu bir hastaneymiş, başhekim olmamı istiyorlar."
Kyungsoo kaşlarını çatıp, "A grubu?" diye sorduğunda, "A Grubu, yani daha çok önemli insanların ya da hükümetin kullandığı hastaneler oluyor." diye açıkladı Yixing ve bana baktı. "Değerlendirilebilir bir teklif."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAPOTER / HunHan
FanfictionYalanlar. Ayağa dolanan, başa çorap ören yalanlar. Luhan bir doktordu. Bir gece acil servisini ziyaret eden adamın hayatını hem mahvedeceğini ve hem de onu bulutların üstündeymiş gibi hissettireceğini bilmiyordu. Yalanlar onun hayatının her yerind...