Haaaaaay ben geldim selaaaam.
Bu bölüm biraz şeyyyyyy.... Immm nasıl desem... Şey işte dkkddkodmd
Yorumlarınızı alabilirsem çok mutlu olurum. Hepiniz öpüldünüz.
Bir de yazım yanlışları... Sorry :(
Strateji her beyinde farklı gelişirdi, Sehun böyle düşünüyordu. A noktasından B noktasına farklı farklı harflere uğrayarak harfe uğrayarak bir sürü farklı şekilde ulaşacağına inanıyordu. O her zaman ataklarına bambaşka güçlü ataklarla karşılık verirdi, babası ona bunu öğretmişti. A planı işe yaramazsa eğer sonrasında düşmanlarına elinde asla bir B planı kalmadığını hissettirir ve herkes onun yenildiğini düşünürken masaya bir Z planı koyardı.
Hesapsızca iş yapmak onun kalemi değildi.
Ama önceden.
Şimdi hesapsızca hareket ediyordu. Çünkü aşık olmuştu. Henüz farkında bile olmadığı bir aşk ona ne denli büyük delilikler yaptırırdı, bilmiyordu. Artık kullanılmasa bile kendine ait olan kumarhanenin içinde bastığı yeri titretecek adımlar atıyordu. Dört bir yanda patronunu korumak için görevlendirilen adamlar, Sehun'un önüne çıkmaktan çekiniyorlardı çünkü bunun yersiz bir çaba olduğunun onlar da çok iyi farkındalardı.
Kırmızı bir halının serili olduğu ahşap merdivenleri hızlı adımlarla çıktı. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu silahını henüz kullanmamıştı. Kullanmayacaktı, en azından şimdilik. Karşısına çıkan kapıyı sert bir hızla açıp içeriye girdiğinde, düşmanı karşısındaydı.
Hayır, o Sehun'un düşmanı bile olamazdı.
Kenarları oymalı ahşap masanın arkasında, kahverengi deri sandalyesinde oturan adam, bu hiddet karşısında korkmuş olsa bile dudaklarına bir tebessüm yerleştirdi. Elinde tuttuğu kristal viski kadehini masaya yerleştirirken, odanın içindeki tek ses viskiye karışan buz parçalarının çıkardığı ses olmuştu.
"Seni bekliyordum," Üstündeki takımının ceketini düzeltti. "Beni yanıltmadın, yanılmayı dilerdim." Yüzüne sahici bir üzüntü kondurdu. "Doktor için mi geldin? Umarım iyidir, ailemizden mi?"
Sehun dudaklarına aldatıcı bir gülümseme yerleştirirken odanın içine ilerledi. "Bir daha karşıma bir düşman gibi dikilecek olursan, seni buna pişman edeceğimi biliyorsun." diye konuştu kısık sesle. "Ben kazandım, sen kaybettin. Kaybını kabullenip sessiz kalmak yerine, kudurmuş köpek gibi etrafa saldırıyorsun."
Masanın önüne geçip, silahın namlusunu ve bir diğer elini ahşap masanın pürüzlü yüzeyine yasladı. "Saldırmaya devam edersen alacağın karşılık bu kadar sakin olmayacak. Neler yapabileceğimi iyi biliyorsun, seni yaşatmam."
"Sehun," Adam sırtını sandalyeye yasladı. "Yerinde olsam bu cesaretimi bana harcamazdım." Dudakları kıvrıldı. "Kendine zaaf edinmişsin, onu kullanacaklarını biliyordun. Ailemizden değil, senin kim olduğunu bile bilmiyor. Bu kadar düşmanın varken, bu yaptığın en aptal hareketti."
Sehun sakin bir ifadeyle gözlerini kapatıp açtı. "Beni kışkırtamayacaksın. Amacın ailemin içinde karışıklık yaratıp beni öldürtmek mi? Yapamazsın. Sen aileden değilsin."
"Sehun," dedi karşısındaki adam. "Beni tehdit etme, doktoru koru. Çünkü aç kurtlar gibi zaafını bekleyen tek kişi ben değilim."
"Bana karışmayacaksınız, patronuna da bunu söyle. Kumarhaneleri almak son işimdi, bitti. Aldım, ben kazandım ve siz kaybettiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAPOTER / HunHan
FanficYalanlar. Ayağa dolanan, başa çorap ören yalanlar. Luhan bir doktordu. Bir gece acil servisini ziyaret eden adamın hayatını hem mahvedeceğini ve hem de onu bulutların üstündeymiş gibi hissettireceğini bilmiyordu. Yalanlar onun hayatının her yerind...