BÖLÜM 6

361 39 147
                                    

Selaaaaam ben geldim beeen umarım çok iyisinizdir ve umarım beni çoook seviyorsunuzdur.

Yorumlarınızı alabilirsem çok mutlu olurum.

Hepiniz çok öpüldünüz.

Aşağıya iki tane gif bırakıyorum... Biri Sehun biri Luhan anlarsınız zaten... Altta ki kırmızılı olanı kafesin ilk bölümünde kullanmıştım gözüm yaşlı...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayrılığın beni derinden yaraladığı kanısına varan Yixing, bir at çiftliğine gelmeyi ve beni neşelendirmeyi uygun bulmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ayrılığın beni derinden yaraladığı kanısına varan Yixing, bir at çiftliğine gelmeyi ve beni neşelendirmeyi uygun bulmuştu. Ve bu gezimize Sehun ve arkadaşları da eşlik etmişlerdi. Bakıldığında ben hepsinden daha neşeliydim. Ayrılık beni sarsmamıştı ama onlar böyle düşündüğü için bana iyi davranacaklarsa eğer bu fikirlerini değiştirmek için çabalamayacaktım.

Çitlerin arasında, kahverengi bir atın üstünde duran Sehun'da gezdirdim gözlerimi. Boynundan aşağıya sarkıttığı şal rüzgârın etkisiyle omzunu kapatırken, bir eli üstünde olduğu atın dizginlerini sıkıca tutarken diğer eli boştaydı ve gayet özgüvenli görünüyordu.

Ve etkileyici.

Bir de yakışıklı.

"Fazla seksi."

Bir an bunu sesli söylediğimi düşündüm ve dirseğim, yaslandığı çitin üstünden aşağıya düştüğü için kendimi toparladım ama bunu söyleyen ben değildim. Yixing gayet keyifli bir ifadeyle söylemişti. Sanırım ağzımın suyunun nasıl aktığını görmüştü.

"Hım, hiç o gözle bakmadım." deyip seyisin dizginlerini tuttuğu siyah at'a doğru ilerledim. Yixing peşimden sadece alayla gülmekle yetinmişti. Seyis, atın dizginlerini ellerime bırakmadan önce koyu kot pantolonumu içine hapseden çizmeleri düzelttim.

"Yardım edeyim mi?" diye sordu Sehun, kahverengi atını yanımda yavaşlatıp bana baktı. Dudaklarında ufak bir tebessüm vardı.

Birkaç saniye dudaklarından dışarıya sızan dumana bakıp başımı iki yana salladım. Hemen sonra atın eyerine tutunarak kendimi siyah atın üstüne yerleştirdim. "O kadar beceriksiz değilim." diye mırıldandım. "Ama sen fazla beceriklisin. Rüzgâr gibiydin."

CRAPOTER / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin