BÖLÜM 11

282 33 140
                                    

Selam ben geldim

Hepinizi öpüyorum. Yorumlarınızı alabilirsem mutlu olurum. Kendinize çok iyi bakın.

Arabanın içi sessiz, sakindi. Sehun'un bir sorun olup olmadığını anlamak için sık sık yüzüme bakıyor, hiçbir karşılık alamadığında ise iç çekiyordu. Parmaklarım buz kesmişti ve her ne kadar kendime çektiğim bacaklarımın arasına sıkıştırsamda ısınmıyordu. Kanım çekilmişti sanki.

Radyodaki spiker konuşuyordu ama radyonun sesi fazlasıyla kısık olduğu için ne konuştuğunu anlamıyordum. Aslında hoparlör tam kulağımın dibinde olsa yine de anlamazdım. Sakindim, panik yapmanın hiçbir anlamı yoktu çünkü. Üzülmemin bana hiçbir faydası yoktu.

"Luhan?"

Sehun'un sesini duyunca, başımı koltuğun derisinden ayırmadan gözlerimi ona çevirdim. Bana bakıyordu ve kaşları çatılmıştı. Yüzümde nasıl bir ifadenin olduğunu bile bilmiyordum. "Hım?"

"Geldik," dedi sessizce. "İnmeyecek misin?"

Bir an ne söylediğini anlamadığım için ona boş boş baktım. Ya da ona bir yabancıya bakar gibi baktım çünkü öyle hissettiriyordu. Bir yabancı gibi. "Ne?" diye sordum fazlasıyla kısık bir sesle.

Sehun burnundan sert bir nefes aldıktan sonra bedenini bana daha çok çevirdi. "Bir şeyler içecektik?" dedi hatırlamamı ister gibi tane tane. "Hastanede konuştuk ya, on dakika önce... Geldik."

Gözlerimi ondan anlamsız bir ifadeyle çekerek camdan dışarıya baktım. Bir restoranın önünde olduğumuzu gördüm. Araba rampa aşağıya duruyordu ve restoran hemen sol taraftaydı. Camdan dışarıya vuran sarı ışıkları gördüm. İçerisi sıcak gibi görünüyordu ama oraya girmek istemiyordum. Hatta arabadan inmek, eve kadar yürümek istiyordum.

"Eve gitmek istiyorum." dedim ve kendime çektiğim dizimi ağır ağır sallayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Sehun arabanın tavan lambasını yaktığı için sarı ışık camların üstünde yansımalarımızı bırakıyordu. Yansımadan Sehun'un hâlâ hareket etmediğini gördüğüm için kaşlarımı çattım. "Hadi Sehun!"

Ona baktığımda, kaşlarını çatmış olduğunu gördüm benim gibi. Yüzünde sorgu dolu bir ifade vardı, anlamaya çalışıyordu. "Bak, sen kalıp bir şeyler içmek istiyorsan kal. Ben kendim giderim tamam mı?" dedim ve emniyet kemerime uzandım ama Sehun ellerini ellerime sarıp beni engelledi.

"Tamam, dur." dedi hemen. "Eve gidelim tamam."

Ellerimi parmaklarının arasından kurtarıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Kar ince ince ama sık yağıyordu. Bir sisin arasında kalmışım hissi veriyordu. Soğuktan nefret ediyordum ama o sisin arasında olmak istediğimi fark ettim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
CRAPOTER / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin