24.BÖLÜM

252 25 184
                                    

Selaaam

Ben geldim ve hoş geldim.

Pek sanmıyorum ama yorumlarınızı alabilirsem mutlu olurum. Çok yakın bir zaman da görüşürüüz.

"Bunu yaptığına inanamıyorum," dedim merdivenlerin başından, merdivenlerin sonundaki Sehun'a hayâl kırıklığıyla bakarak. "Onu seviyordum!"

"Luhan," dedi, Elini yukarıya sanki tutabilecekmişim gibi uzatarak. Sesinde perişanlık vardı ama pişmanlık yoktu. Neredeyse ağlayacaktım. "Bir kereden bir şey olmaz."

Dudaklarımı sarkıtıp koltuktan bizi izleyen anneme, Chanyeol ve Baekhyun ikilisine baktım. "Görüyorsunuz değil mi?" dedim ağladı ağlayacak bir ifadeyle. Gözlerim tekrar Sehun'a dokundu. "Ben akşama kadar çalışayım, yorulayım ve geldiğimde bir de ne göreyim? Eşim yatak odamızda-"

"Bu adam hep böyleydi güzelim," dedi Baekhyun, yüzünde sahici bir üzüntü vardı. "Sen fark edemedin en başından."

"Şerefsizsin sen!" diye bağırdım aşağıya doğru.

"Bu çok ağır oldu, bununla yaşayamaz," dedi Chanyeol. "Salak falan deseydin."

Odaya girdiğim an gördüğüm görüntü gözlerimin önüne gelip durduğu için kolumu burnuma bastırıp cam trabzana yaslandım ve yalancı bir hıçkırıkla gözlerimi kapattım. "O en sevdiğim pantolonumdu!" deyip Sehun'a baktım. "Nasıl parçalarsın pantolonumu? Ne istedin ondan? O benim tek Prada marka pantolonumdu!"

Omuzlarını düşürdü. "Luhan, çok eskimişti. Yırtıktı hep."

"Ya aptal onun modeli o'ydu!" diye bağırıp hâlâ bir elinde tuttuğu pantolonumun parçasına canım acıyormuş gibi baktım. "Seni hiç affetmeyeceğim... Ben onu giymeye kıyamıyordum, sen onu yatağımızın üstünde parçalara ayırdın." Burnumu çekip ona işaret parmağımı salladım. "Görürsün sen, ben de senin damatlığını keseceğim."

"Bana istediğini yap ama ona dokunma." dedi Sehun hemen merdivenleri çıkarken.

"Sana istediğini vermeyeceğim, gelme peşimden."

Beni umursamadan peşime takıldığı için koşar adımlarla oda'ya ilerledim ve içeriye girdiğim gibi kapıyı kapatıp dolabın içine koşturdum. Adam sırf fazla yırtık diye benim en sevdiğim pantolonumu yırtmıştı ya. Prada pantolonumu.

Dolaptan aldığım ve gömleğinin düğmelerini annemin diktiği takıma göz attım. Buna kıyamayacaktım sanırım. Bu yüzden başka siyah bir pantolonunu çekip yatağın üstündeki parçaların arasında kaybolan makasa ilerledim. Tam o sırada da Sehun içeriye girmişti. "Yaklaşma," dedim makası kaptığım gibi pantolona yaslayarak. "Yoksa keserim."

"Kesemezsin, ters tutuyorsun." dediğinde makası düzeltip tekrar yasladım pantolona. "Şimdi kesebilirsin tabii ama kesme."

"Seni nasıl affedeceğim?" diye sordum yalancı bir üzüntüyle. "Bana bunu nasıl yaparsın?"

"Sana yine alırım."

Başımı omzuma eğdim. "Ya..."

"Beş tane," dedi hemen. "İstediğin kadar."

Güzel teklifti. Hoşuma gitmişti ama bu elimdeki pantolonu kesmeyeceğim anlamına gelmiyordu. "O geçen yılın yaz sezonundandı!" diye çıkıştım bir kez daha. "Sanırım seni hiç affedemeyeceğim Sehun."

Pantolona bir makas darbesi vurmamla Sehun'un elini göğsüne yaslaması bir oldu. Aramızdaki şeyin bir oyun olduğunu biliyordum. Elimdekinin damatlığının pantolonu olmadığını bildiği için yüzünde yalancı bir üzüntü vardı. Ütülü pantolonu birkaç makas darbesiyle daha keserken, "Bittin sen." diye fısıldadı Sehun.

CRAPOTER / HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin