Selam.
Yazım yanlışları var sanırım kusura bakmayın.
Yorumlarınızı alabilirsem sevinirim, alamazsam da sorun değil.
Kendinize iyi bakın
Gözlerimdeki düşünceli ifadeyle ameliyathaneden çıktım. Yaklaşık beş saattir Kyungsoo'nun babasının karnından kurşunu çıkartmaya çalışıyordum. O an aklımda olan tek şey o adamı yaşatmak için yapmam gerekenlerdi ancak ameliyathaneden çıktığım gibi düşünce is gibi gözlerime çöktü.
Üstümdeki önlükten kurtulduktan sonra eldivenlerimi çıkarıp atarken ellerimi yıkadım, suyu boynuma çarptım ve derin bir nefes aldım. Yixing'in hemen yanımda olduğunu biliyordum ama ona bakmadım. Saçlarımdaki bandanayı çıkartmadan kapıya ilerledim.
Kapıya yaklaştıkça ameliyathanenin önündeki Kyungsoo, Jongin, Sehun, Chanyeol ve Baekhyun'u görmüştüm. Onlarda beni görmüşlerdi. Dudaklarımdaki maskeyi çekip çıkarttım ve kapının yanındaki düğmeye basarak dışarıya çıktım.
Bakışlarım Kyungsoo'ya dokundu doğruca. Yaslandığı duvardan ayrıldığında, Jongin'in omzundaki eli aşağıya düşmüştü. Bana yaklaşmadı, sormak istedi ama bunu da yapmadı. Dudaklarımı birbirine bastırarak onun karşısına geçen ben oldum.
"Öğrenmek istiyor musun?" diye sordum kısık sesle. Bana sadece baktığında, gözlerinden bir ifade yakalamak için uğraştım ama duygu yoktu. "Durumu şu an stabil ama çok kan kaybetmişti. Kurşun sağ böbreğini parçalamış, almak zorunda kaldık... Eğer merak ediyorsan yaşayacak."
"Benim ameliyata girmeme izin verseydin eğer yaşayamazdı." dedi öfkeyle ama öfkesi herkese yönelikti sanki.
"Tam da bu yüzden girmedin Kyungsoo." dedikten sonra iç çektim. "Hem buna ben karar vermedim, ameliyathanenin kapısında başhekim böyle olmasını istedi. Etik olmadığını sen de iyi biliyorsun."
"İşler senin her şeyi bildiğini sanan egonun yaptığı gölgeden dolayı seçemeyeceğin kadar karanlık bir boyuta ulaştı Luhan." dedi aniden. Dudaklarımı birbirine bastırarak yalnızca kaşlarımı kaldırdığımda üstüme bir adım attı. "Lütfen bana etikten ve mesleki ahlak kurallarından bahsetme. Bu adamın bana tek getirisinin zarar olduğunu biliyorum. Ölüp giderken bile bana borç takıyor. Ağzımı açarsam eğer ateş püskürürüm ve inan bana bunu yapmam için ejderha olmama gerek yok."
Bu sözlerinin babasına olan öfkesinden olduğunu bildiğim için hiçbir şey söylemedim. Zaten kafam kazan gibiydi, tek istediğim evime gidip uyumaktı. "Teşekkür etmek istersen buralardayım ya da bir telefon uzağında." diye mırıldanıp karşısından çekildim.
Koridorun ucuna doğru ilerlerken gözlerim çok kısa bir an önce Sehun'a ve sonra Baekhyun'a dokundu. O sırada bana doğru ışık hızıyla yaklaşan Suho'yu gördüğüm için gözlerimi ona çevirdim. "Bana bulaşma seni boğarım." dedim işaret parmağımı sallayarak. "Sakın bana soru sorma."
Olduğu yerde ellerini açtı. "Ben başhekimim!"
"Umurumda değil, bana soru sorma."
"Sormam lazım," deyip önüme geçti. Sağ tarafına adım attığımda yine yolumu kesti ve bu omuzlarımı düşürmeme neden oldu. "Müdür soruyor, şimdi bu adamın masraflarını kim ödeyecek? Bir de onun için yalnız oda istiyorsunuz, yapamam..."
"Suho," deyip üstüne bir adım attığımda yutkunarak geriye çekildi. "Beş saattir ayaktayım. Bak, beş!" Parmaklarımı açıp ona gösterdim. "Beş!"
"Anladım, beş." dedi hemen.
"Ve anlayacağın üzere çok gerginim. O dili dışarıda sinek kovalayan müdürünün laflarıyla benim kafamı patlatma yoksa onu da boğarım." Üstüne bir adım daha attım parmaklarımı boynuna yerleştirdim. "Eğer ödeme ödeme diye Kyungsoo'ya gidecek olursan ve ben bunu duyarsam senin o boynunu sıkıp," Parmaklarımı sıktım. "İkiye ayırırım, duydun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CRAPOTER / HunHan
FanfictionYalanlar. Ayağa dolanan, başa çorap ören yalanlar. Luhan bir doktordu. Bir gece acil servisini ziyaret eden adamın hayatını hem mahvedeceğini ve hem de onu bulutların üstündeymiş gibi hissettireceğini bilmiyordu. Yalanlar onun hayatının her yerind...