15. BÖLÜM

42 2 0
                                    

Balım Arslan

20.06.2045

Bugün arife günü olduğu için annemle temizlik yapıyorduk. Sabah erken kalkmıştık, annem Amerika'ya taşınacağımız için çalıştığı hastaneden ayrılmıştı ve işe gitmediğinden evdeydi.
Birlikte şortlarımız ve askılı bodylerimizle temizliğe başlamıştık. Babamsa temizliği görünce kendini şirkete atmıştı. Annem salonu önce süpürmüştü, şimdi ise yerleri paspaslıyordu. Bense makinede yıkanan perdelerin olmadığı salonun büyük camını siliyordum.

"Akşama Hayaller gelecek kalmaya kızım. Ona göre son iftar için güzel yemekler hazırlayalım." Annemin kurduğu cümle üzerine camı silmeyi bırakmış bulunduğum merdivenden anneme bakmaya başladım.

"Nasıl yani bizde mi kalacaklar?" Heyecanla sorduğum soruyu annem bana bakıp başını sallayarak cevapladı. Aldığım olumlu cevap üzerine merdivende de olsam minik bir sevinç yaşamıştım. Annemse bana gülmüş "Bende Hayal'in bizde kalacağını öğrendiğimde böyle sevinirdim." Demişti. Annem ve Hayal teyzem doğduklarından beri birlikte büyüdükleri için kız kardeş gibiydiler, biz Kerem'le onlar kadar birlikte büyümesek de onların arasındaki bağ bize de geçmişti ve bizde Kerem'le kardeş gibiydik. Onunla vakit geçirmek gerçekten hem çok keyifli hem de çok eğlenceliydi. Beni her zaman anlamış ve her zaman destek olmuştu. Çoğunlukla birbirimizden uzak yaşasak da hep birbirimizden haberdardık.
Kısa bir süre için yine bir araya gelmiştik ama yine de ayrılacaktık. Biz Amerika'ya taşındığımızda Keremlerde İspanya'ya geri dönecekti. Bu son kalmaları da büyük ihtimalle o yüzdendi. Annemler bayramı burada geçirip öyle gitmeye karar verince bayramdan üç gün sonraya tüm hazırlıklar yapılmıştı. Babam aylar öncesinden annemin de fikirleri ile Amerika'da yaşayacağımız evi çizmiş ve yaptırmıştı. Evimiz hazır ve dekore edilmiş bit şekilde bizi bekliyordu ve biz sadece cumartesi günü uçağa binip eve gidecektik. Sadece kıyafetlerimiz yerleştirilecekti.

Annemle salondaki işimizi bitirince giriş ve mutfağı da halledince mutfağa geçip akşam için yemek hazırlamaya başladık. Tarhana çorbası, beğendili kebap, firik pilavı ve tatlı olarak da ceviz diyarı tatlısı yaptıktan sonra kendimizi duşa attık. Tüm gün hem temizlik yapmıştık hem de yemekleri yetiştirmeye çalışmıştık. Normal günde belki şuan olduğu kadar yorulmasak da oruçlu olunca gerçekten yorucu olmuştu.

Banyodan çıktıktan sonra üzerime siyah şortumu ve gri renk yarım kollu bol tişörtümü giymiştim. Hava çok sıcak olduğundan saçlarımın sadece suyunu almış kurutma gereği duymadan odadan çıkmıştım. Annem hala ortalıklarda gözükmüyordu. Bende temiz hava almak ve iftara kalan bir saatin geçmesi için bahçedeki oturma grubunda uzandım, gözlerimi kapatıp dinlenme pozisyonuna geçtim. Havuzdan gelen su sesine, ağaçlardaki kuşların sesi karışıyordu. Birden hissettiğim yumuşak tüyler ile Polaris'in yanıma geldiğini anlamıştım. Dinlememe eşlik eden Polaris'le birlikte huzurun kollarındaydık.

Aradan geçen on dakikanın ardından bir anda alnımda bir baskı hissetim ve gözlerimi açınca yanı başımda Uzay'ı buldum.

"Güzelim sabahtan beri temizlik yapıyorsunuz. On dakikadır da seni izliyorum. Artık yanına geleyim dedim." Ona gülümsediğim de yüzüme düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırttı.

"Evet ya sabahtan beri öldüm resmen şu bir saat geçsin diye dakika sayıyorum. Çok susadım çok."  Dediğimde Uzay bana sırıtmıştı.

"Ne oldu niye sırıtıyorsun?"

"Ben senin susuzluğunu gidermesini bilirim de mübarek arife günündeyiz." Kızarsam da ona bana hala öyle sırıtmayı kesmemişti. Bende onun suratına bakamadığımda kollarımı kaldırınca oda bana sarılmak için hamle yaptı. Tam sarılacakken arkadan bir ses duyduk.

UMUDUNU KAYBETME 2: İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin