18. BÖLÜM

45 0 0
                                    

Balım Arslan

"Aması şu Mira teyze, ben bacaklarımı tam anlamıyla hissetmiyorum." Uzay'ın kurduğu bu cümlenin ardından annemler şok içinde önce birbirlerine baktılar sonra ise Yudum teyzem hızla kendini Uzay'ın baş ucunda buldu.

"Nasıl yani oğluşum, nasıl hissetmiyorsun bacaklarını?" Yudum teyzem hem çok gergin hem de korkuyordu. Bunu bakışlarından ve hareketlerinden çok rahat anlayabiliyordunuz. Daha doğrusu herkes çok gergindi.

"Anne nasılı var mı bacaklarımı dizden aşağı hissetmiyorum." Yudum teyzem bu cevap üzerine umut dilenircesine anneme bakmıştı. Annemse olanları anlamlandırmaya çalışıyordu.

''Nasıl olur böyle bir şey Mira lütfen bir şey yap, yalvarırım bir şey yap. Ne demek oluyor bu?"

Annem Yudum teyzemi sakinleştirmek için "Tamam Yudum sakin olur musun lütfen. İzin verir misin bana? " diyerek onu Uzay'ın başucundan kaldırdı ve Uzay'a döndü.

"Uzay, dizlerinden aşağısını ilk uyandığında hissediyor muydun yoksa ilk uyandığından beri mi his kaybı yaşıyorsun oğlum?'' Annem olanları anlamlandırmak ve doğru teşhis koyabilmek adına sorularını Uzay'a yöneltmeye başlamıştı.

''Uyandığımdan beri yok Mira teyze.'' Dediğinde ise annem muayene edebilmek için Uzay'ın üzerindeki örtüyü dizlerine kadar açtı ve önce bacaklarını sıktı. Bir yandan da Uzay'ın yüzüne bakıyor tepki verip vermediğini nerelerde his kaybı yaşadığını anlamaya çalışıyordu.

Bacaklarının dizlerinden baldırlarına ve bileklerine kadar olan kısımda tepki alamamıştı. Sıra ayaklarına gelmişti. Önlüğünün cebindeki kalemi aldığından ayaklarının altını gıdıklayacağını anlamıştım. Bakışlarım Uzay'ın bakışları ile kesiştiğinde onunda bana baktığını fark ettim. Normal şartlarda Uzay sadece ayak altından gıdıklanırdı ve şu an annem tam olarak onu yapmaya hazırlanıyordu.

Annem elindeki kalemi Uzay'ın ayak altına sürdüğü an Uzay'ın suratına kitlenmiş tepki verecek mi diye bakıyordum. Uzay ise olabildiğince kendini tutmaya çalışmış ama en sonunda dayanamamış ve gülmeye başlamıştı. Hatta ayaklarını hareket dahi ettirmişti. Oda da annemler hariç kimse bu olaya şaşırmamıştı.

''Neler oluyor burada?'' bu soruyu soran babama ilk başta kimse yanıt vermedi. Aynı soruyu bu sefer Meriç amcam tekrar etmişti.

''Burada neler olduğunu hemen biri bize açıklasın!'' Odadaki herkes birbirine bakmıştı en sonunda tüm bakışlar bana döndüğünde konuşmaya başladım.

''Öncelikle yaptığımız şey yüzünden özür dileriz ama amacımız kötü değildi.'' Lafımı bölen annem oldu.

''Pardon kızım neydi amacınız, ben hep demiyor muyum hastalıkla oyun da şaka da olmaz diye.'' Haklıydı ama bizde haklıydık.

''Haklısın annecim ama bizimde başka bir fikir gelmedi aklımıza. Yudum teyzemle aranızda geçen olay yüzünden halinize bakın. Bizde sizin aranızı düzeltmek için böyle bir şey yapalım dedik. Uzay sayesinde tekrar konuşmaya başlayacaktınız. Aslında iyi başlamıştık ama yine kavga etmeye başladınız. Yani kısaca amacımız kötü değildi, sizi barıştırmaktı.''

''Kızım sizin böyle bir şey yapmanız annenle bizi barıştırmaz aksine gördüğünüz gibi birbirimize sokar. Bu durum Mira ve benim aramda sizinle bir ilgisi yok.'' Diyen Yudum teyzemi annem onaylamıştı.

''Yudum haklı, bu ikimizin arasında, sizi de ilgilendirmiyor. Bu size son uyarım ikimiz arasında olan hiçbir şeye karışmayın.'' Demiş Tuba ablaya dönmüştü.

''Size de aşk olsun cidden Tuba. Çocukların aklına uymuşsunuz.''

''Ne yapalım Mira'cım Yudum'la halinizden haberiniz yok herhalde. Çocuklarınız bu haldeyken sizin yaptığınıza bak. Vallahi hiçbir şey diyemezsiniz bize Balım'ın dediği gibi amacımız iyiydi bizim ama siz yine duramadınız ve tartışmanızı yaptınız. Ne var sanki sakin sakin konuşup anlaşmak dururken böyle tartışmakta. O yüzden siz önce kendi aranızı düzeltin sonra bize kızarsınız.'' Annem Tuba ablaya bir şey diyememişti çünkü kendi de biliyordu bizim haklı

UMUDUNU KAYBETME 2: İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin