Bunu duyduktan sonra kızardım ve oda tekrar sessizliğe gömüldü. Doğruldum ve yatağa oturdum.
Az önce olanlar yüzünden utandım ama Sean hiç utanmışa benzemiyordu, her gün bu işi yapıyor gibi rahattı.
Tekrar bana saldıracağından korkarak hafifçe irkildim ama sadece bana sarılmak için döndü. Gözlerini kapatmadan önce beni kendine çekti ve başını boynuma yaklaştırdı.
30 DAKİKA SONRA
Uyuyamıyorum. Bana koala gibi sarıldı için haraket edemiyorum, ayrıca bana yine saldırmasından korkuyorum.
"Uyuyamıyor musun?" Sean bana sordu.
"Evet."
"Neden? Sen uyurken sana saldırmamdan mı korkuyorsun?" Sean bana sırıttı ve ona bakmamı sağladı. Burunlarımız birbirine değdi, dudaklarını dudaklarıma bastırdı birkaç saniye sonra geri çekti.
"Hey! Yeter!" Yüzümü çevirdim.
"Hahahaha..." Sean kahkaha atmaya başladı.
"Gülerek öl!" Dedim alayla.
"Hadi yat uyu, neden bu kadar streslisin? Hayır dedin, bu yüzden hiçbir şey yapmayacağım."
"Yapmayacağını söyledin ama neredeyse yapacaktınız." Hırladım.
"Çünkü tatlısın!"
"Nedeni bu değil." Alaycı bir şekilde cevap verdim. "Neredeyse yapacaktın."
"Henüz yapmadım, sadece sarılıyoruz, öpüşüyoruz ve el ele tutuşuyoruz!"
"Öyle mi!? Gerçekten mi, Sean!?" Yüzündeki ifadeyi hiç sevmiyorum.
Sarılmak, öpüşmek ve el ele tutuşmak, hepsi bu mu? Bütün vücuduma o kadar eziyet ettin ki her yerim acıyor, Sean! Her yerimi o kadar sert öptü ki, net bütüm vücudum kıpkırmızı! Cildim beyaz, bu yüzden biraz bastırırsan bile kocaman kızarıklar olur. Bana bıraktığı morluklardan bahsetmiyorum bile. Yarın P'Sorn ve anne kesinlikle morlukları görecek. Hâlâ boynumda olan morlukları saklama yolunu düşünüyorum. Onlarla nasıl yüzleşebilirim?
"Ne düşünüyorsun!? Yat uyu!" Sean beni göğsüne bastırdı ve battaniyeyi üzerime çekti. Bir kolu omzuma, bir eli belime dolandı.
Aslında uyumak istemiyordum ama sonunda yorgunluk beni uyuttu.
SABAH
Sabah kahvaltıya giderken Sean'in kışlık ceketini ve kapüşonunu giydim.
Sean'in babası çok tatlıydı ve Sean'i çok seviyor gibi görünüyordu. Babası, bana ve Sean'e baktı, sonra gülümsedi.
"Boynunda olan izleri gizledin mi?" P' Sorn, ailesi duymasın diye bize fısıldadı.
Sean, ağabeyinin alay hareketlerini görmezden geldi sonra da ilgisizce yemek yiyormuş gibi yaptı.
Kahvaltı bittiğinde Sean bulaşıkları yıkamaya gitti, P'Sorn da onunla bir şeyler almam için beni çağırdı. İlk başta Sean de gelmek istedi ama P'Sorn beklemek istemedi için beni arabasına sürükledi. Sean bulaşıkları yıkamayı bitirip P'Sorn'un onu beklemediğini görünce çok sinirlenmiştir. Ama biz çoktan P'Sorn ile yola çıkmıştık.
P'Sorn'un malzeme alacağı yer eve yakın bir alışveriş merkeziydi. P'Sorn, ailesinin ihtiyaçlarını satın almaktan sorumlu olduğundan her hafta böyle sık sık alışverişe giderdi. Sean yurda taşındığından P'Sorn annesine bu görevde yardım etmeyi kabul etti. Bir uşak gibi görünüyordu; yemek pişirmeye, evi temizlemeye ve bulaşıkları yıkamaya yardım ediyordu. Sevgilisi çok şanslı biri olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomantikNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r