BİRKAÇ GÜN SONRA
Bizim grup tembel tembel kampüs kapısına doğru yürüdü. Bugünkü ders çok ağırdı, hocalar üzerinde çalıştığımız projeyi kontrol etmeye başladılar.
"Bu hafta, hoca ile sanki kız arkadaşımmış gibi çok sık görüştüm." Gram şikayet etti.
"Sana kim böyle yap dedi? Yanlışları başta anlasaydın böyle olmazdı." Dedi Yok.
"Sean'in grubu kolayca atlattı bu ödevi. Kahretsin! Çok sıkıcı. Öğrendikçe kolay olur sandım ama artık kalbimi ağrıtıyor bunlar." Gram'in sözleri beni güldürdü.
"Haklısın dostum! Black, neden İngilizcen bu kadar iyi? Nerede okudun sen? Sen ve Sean'e kıyasla kendimi aptal gibi hissediyorum. Aynı dünyada yaşamadığınızı düşünüyorum."
Bugünkü sunum için İngilizce veya Tayca arasında seçim yapmakta özgürdük, ancak İngilizce'yi seçersek ekstra puan alabilirdik ayrıca raporu İngilizce olarak bildirmemize gerek kalmazdı, bu yüzden sunumu İngilizce yapmaya karar verdim. Kardeşimin İngilizcesi gruptaki en kötü İngilizce olsa bile, ben uluslararası bir okula gittim.
"Şey.. Bilmiyorum. Hala aynıyım. Belki de alışkanlıktandır." Rastgele yanıtladım.
"Alışkanlık mı? Ne zaman alıştın? Yabancı bir erkek arkadaşın mı var?" Gram'den, beni ölüme sürükleyen başka bir soru geldi.
"Deli misin? Ben bir erkeğim ve bir kız arkadaşım var!"
"Senin bir kız arkadaşın mı var?" Yok da benimle dalga geçiyordu.
"Seni piç! Yojin'in kim olduğunu düşünüyorsun?"
Dün Yojin ve ben yemeğe gittik, film izledik. Yurda döndükten sonra aceleyle Sean'den bana masaj yapmasını istedim. Yojin, onunla olduğum süre boyunca bana sarıldı ve omzuma zarar verdi. Yojin çok yapışkan biri, yemek yerken bile bana sarıldı. Ah, o günü düşünmek başımı ağrıtıyor.
"Yojin mi? Hey, beni dinle. Ondan bir an önce ayrılsan iyi olur." Gram dedi.
"Deli misin? Neden beni kız arkadaşımdan ayrılmaya zorluyorsun?" Diye sordum tek kaşımı kaldırarak.
"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama hoşuma gitmiyor. Bir şeylerin yanlış olduğunu fark ettin mi? Haklı değil miyim, P'Sean?" Gram arkasındaki kişiye bakmak için döndü.
"Evet, ben de sevmiyorum onu." Sean'in sesi çok sakindi.
"Size ne oluyor?" Mırıldandım ama hiçbiri bir şey söylemedi, bende kampüs kapılarına doğru yürümeye devam ettim(yiyecek bir şeyler arıyorduk). O anda, önümdeki bir kişinin sırtını gördüm. Çok tanıdıktı, hemen Sean'ın arkasına saklandım.
"Ah!" Ani iniltim diğer üçünü de şaşırttı.
"Ah, Black senin neyin var?" Sean çok endişeli görünüyordu.
"Benim.. Karnım ağrıyor." Yalan söyledim ve yere oturdum. Buradan kalkmamakta kararlıyım.
Okul kapısından çıkamıyorum çünkü P'Dane okul kapısının önünde duruyor! P'Dane, erkek kardeşimin lisedeyken yakın bir arkadaşıydı. P'Dane zeki ve kurnazdır, bir kişiye ihanet etmesi gerekiyorsa, hemen ona ihanet eder. Kurnaz bir tilki gibi çok hesap yapıyor. Ve şimdi P'Dane kampüsün kapısında duruyordu. P'Dane beni görürse hemen tanırdı, bu yüzden bunun olmasını önlemek zorundayım!
"Hey, seni yemeğe götüreceğim, ayağa kalkar mısın?"
"Hayır, hayır, şu an olmaz."
Konuşurken kampüs kapısındaki durumu gözlemledim, P'Dane sanki birini bekliyormuş gibi kapıda volta atıyordu. Neyse ki kampüse giren ve çıkan bir sürü öğrenci vardı, bu yüzden bizi fark etmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomanceNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r