"İyiyim." O kadar sıkı sarıldılar ki zar zor nefes alabildim. Onları koltuklarına geri ittim.
"Ders vakti. Hadi gidelim!" Dedi Sean.
"Hadi." Yok ayağa kalktı ve hepimiz tabakları kirli bulaşık deposuna koyduk.
Birlikte fakülteye girdik. Sınıfımızın beşinci kattaydı ve biz merdivenlerden çıkıyorduk. Nefesim kesilene kadar her basamağı tırmandım. Sonra önümde yürüyen Gram'ın gömleğini çektim.
"Bu ...hm..h ..."
"Oh, böyle nefes nefese, ölüyor musun?" Yok heyecanla sordu.
"Yorgunum. Neden asansöre binmiyoruz?" Sorduktan sonra üçüde bana baktı, özellikle de gözlerini hiç kırpmayan Sean. Yine yanlış bir şey mi söyledim?
"Bana neden öyle bakıyorsun?"
"Sen asansörlerden korkmuyor musun? Dar alanları sevmediğini söylemiştin. Sean'le ilk yılda asansörde mahsur kaldığında 10 dakika asansörün tamir edilmesini beklemiştin. O zamandan beri sınıfa giderken asansör kullanmıyoruz." Dedi Yok, akıl sağlığımı kaybetmişim gibi, tahmin edilemez bir yüzle. Bu cümleden sonra bana ve arkadaşıma (Black'in arkadaşlarına) garip bir sessizlik çöktü.
Black bu konuda hiçbir şey söylemedi, bu yüzden gerçekten bilmiyordum. Üstelik ondan ayrı yaşıyorum, bu yüzden ikiz olmamıza rağmen nelerden hoşlanıp, nelerden hoşlanmadığını bilmiyorum.
"Senin sorunun ne? Bunak olacak yaşta olduğunu sanmıyorum." Gram saçımı karıştırıp elimi gömleğinden çekti ve merdivenleri çıkmaya devam etti.
Benim astımım olduğunu ve bu yüzden çabuk yorulduğumu bilmiyorlar. Bu şaka değil. Onlara söylemeli miyim?
Sean benden şüphelendiğini saklamadan sert gözlerle bana baktı. Aceleyle bakışlarımı kaçırdım ve merdivenleri çıkmaya devam ettim. Ama her adımım nefes almamı daha da zorlaşıyordu.
"Hey, bir saniye dur!" Sean, merdivenlerden hızla çıkan iki aptal adama seslendi.
Ben çok yavaş yürürken Sean'ın neden arkamdan yürümek zorunda olduğunu anlamıyorum.
"Neden?" Aramızdaki yeterince geniş mesafeyi gören Gram bağırdı.
"Black artık yukarı çıkamayacak gibi görünüyor. Onu Asansöre bindireceğim." Sean onlara bağırdı.
Benim Black olmadığımı biliyor gibi görünüyor. Black bir boğa gibi güçlüyken ben çok kırılganım. Ama aynı zamanda zayıf biri olarak muamele görmeyi kabul etmeyen bir adamım. Hem Tod hem de Ta vücudumu çok iyi tanıyor, bu yüzden ağır bir şey yapmama asla izin vermiyorlar.
"Siktir, dostum!!" Gram hala ne olduğunu bilmiyordu ama bana elini uzattı. "Elimi tut!"
Ellerine ve yüzüne baktım ve Sean'ın de bana baktığını gördüm.
"İstemiyor musun? O zaman gömleğimi tut. Seni asansöre götüreceğim."Sean sesini yükseltmeye başlamıştı.
"Ah, ahhhh, bu kadar agresif olma." Sean'ın kolunu yakalarken inledim, sonra beni üçüncü kattaki asansöre götürdüler.
Gram ve Yok beşinci katta bekliyorlardı. Sean asansörün düğmesine bastıktan sonra asansörün inmesini bekledik. Yaklaşık beş dakika bekledikten sonra açıldı. Sean ve ben içeri girip beşinci katın düğmesine bastık ve hemen üçüncü kattan beşinci kata çıktık.
Ding! Ding!
Asansör kapıları açıldığında Gram ve Yok'un yüzlerinde keskin bakışlarla bize baktıklarını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomanceNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r