"Bunu ne zaman söyledim?" Sean'e kaba konuşan birini sevmediğimi söylediğimi hatırlamıyorum.
Babam, bana gelişmem için iyi bir ortam verdi ve asla kötü sözler kullanmama izin vermedi. Ama arkadaşlarımla tanıştığımda her şey değişti. Evde kibar bir insan oldum ve resmi bir dil kullandım ama okulda kaba/gayri resmi konuşuyordum. Kısacası, ilkokulda gerçekten bakımlı ve kibar olduğum zaman, hayatımın en yoğun dönemiydi.
"Ama Gram'in önündeyken böyle konuşamazsın." Sean'e doğrudan söyledim. "Ona Black olmadığımı söylemedim. Şu anda kim olduğumu bilen tek kişi Sean. Yok ve Gram hâlâ Black olduğuma inanıyorlar."
"Onlara ne zaman söyleyeceksin?" Sean bana kendimin bile cevaplayamadığı bir soru sordu, bu yüzden susmak zorunda kaldım. "Onlara sonsuza kadar yalan mı söyleyeceksin?"
"Sonsuza kadar yalan söylemeyeceğim." Sean'in yüzüne bir bakış attım. "Belki kardeşim dönene kadar bekleyebilirim. Artık Black her şeyi bildiğine göre işler daha kolay olur diye düşündüm ama şu an kendisi ortalarda yok. İlk başta alacaklılar yüzünden kaçtı diye düşündüm. Ama gerçek hayattaki alacaklılar sorun çıkarmayı seven züppe ögrenciler, silahları veya filmlerdeki gibi korkutucu şeyleri olan kişiler değil. Ayrıca kardeşimi her yerde kovalayacak kadar akıllı değiller."
"Mm.." Sean başını salladı ve sessizce beni dinledi.
"Ayrıca, babamdan tüm borçları ödemesini istedim. Parayı aldıktan sonra sözleşmeyi yırtacaklar, tekrar Black'in peşine düşmeyecekler. Tüm sorun Black'in nereye gittiği? Neden onunla iletişime geçemiyorum? Kimse onunla iletişime geçemiyor, ben bile!"
"Black bağımsız biridir. O sert bir adamdır, bağımsız, bakış açısı ve belli bir kimliği olmayan, kimseye bağlı kalamayan biridir. Sadece birkaç kez ortadan kayboldu. Elbet birisiyle iletişime geçecektir. Yalnız olmanın ona yeteceğini düşünmediği zaman geri döner."
"Black'in bu kadar bağımsız olduğu, doğru mu?" Nefesim kesildi çünkü ağabeyim hakkında bu kadar fazla şey duymak beni gerdi.
Kardeşim hakkında konuşmaya devam ederken Sean ve ben restorana doğru yürüdük. Oturup sohbet etmek için içeri girdik. Sipariş verdikten sonra Sean ve ben, Black hakkında konuşmaya devam ettik.
"Aranızda hiç Black'i incitten oldu mu? Kavga sırasında mesela?" Sean, kardeşimin neden onunla görüşmemi yasakladığını söylemese de bu soruya sormak çok istedim. Black'in, Sean'i sevdiğini ve ondan nefret ettiğini söylediğini hatırlıyorum.
"Böyle bir suratla kimse Black'e bir şey yapamaz." Sean, kaşlarımı çatmama neden olan bir cevap verdi.
"Kardeşime hakaret mi ettin!? O ve ben aynı yüze sahip olduğumuz için bana da hakaret etmiş oluyorsun!!" Sean, kardeşimin yüzüne hakaret etti, bu benim yüzüme hakaret etmekle aynı şey. Kahretsin, çok kızgınım!
"Bunu ne zaman söyledim? Kim gelip ona bir şey yapmaya cüret edebilir? Black herkesi dövebilir. Black boşuna bir sürü belaya karışmadı!" Sean böyle bir cevap verdiğinde gülmeden edemedim.
Black'le benzer yüzlerimiz var, tarzlarımız çok farklı. Black dağınık görünmeyi severken ben her zaman düzgün giyinen biriyim. Ruh halime göre her rengi istediğim kadar giyebilen biriyim, Black siyah giymeyi seviyor ama saç rengi ruh haline göre değişir. Onu hastanede en son gördüğümde saçları grimsi sarıydı, şu an saçlarının ne renk olduğunu kim bilir!! Black kimseye bağımlı olmayı sevmez, kimsenin ona acımasına izin vermez ve biri onun tatlı olduğunu söylerse tereddüt etmeden onu döver. Yakışıklılığından çok sevimli olduğunu kabul etmiyor. Bir keresinde bana 'bu kadar yakışıklı bir yüz bu dünyada bana yeter' demişti. Kardeşim kolay bir insan değil, onunla şaka yapamazsınız, o sorun çıkarmada uzmandır. Sean böyle bir belayla nasıl aynı grupta olabilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomansaNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r