"Acele et, hadi, Gram. Yoksa seni dövmemi mi istersin?" Gram, Yok'un tehdidini umursamadı, hatta ona vurmak için elini kaldırdı.
"Susadım." Ders çalışmak cidden beni susatmıştı.
"Suyu aşağıdan mı alacaksın?" Sean döndü ve sordu.
"Eh, hemen döneceğim." Oturduğum yerden kalktım.
Karşı tarafa baktığımda ve daha önce kudurmuş köpekler gibi birbirleriyle kavga eden Yok ve Gram'ın şimdi omuzlarını birleştirip diğer insanlarla dalga geçtiğini gördüm. Bu beni kocaman gülümsetti.
"Bekle, ben sana eşlik edeceğim." Sean ayağa kalktı ve beni takip etti.
"Hey, sorun değil. Kendim gidebilirim."
"Bende su alacağım." Bir kaşını kaldırdı ve Sean'e hafifçe gülümsedi.
"Kalk o zaman. Acele et!"
Sean dışarı çıkarken önce ellerini belime bastırdı sonra da beni kütüphanedenin dışına kadar sürükledi.
"Kütüphanelere yiyecek getirilmesi yasak." Dedi Sean fısıldayarak.
"Su dahil mi?" Uyarı işaretini gördükten sonra sordum.
"Ne için endişeleniyorsun? Acele et!" Dedi yumuşak bir sesle.
"Yok ve Gram'e ne olacak? Ne istediklerini sormayı unuttum." Dedim.
Sean eliyle saçını alnından geriye doğru itti.
"Genellikle asla sormazsın. Nereye gittiğini ya da ne yaptığını bile söylemezsin. Öylece ortadan kaybolursun." Sean'ın sözleri beni şaşırttı.
Cidden, Black'in böyle bir alışkanlığı var mı? Black her zaman başkalarını umursamadı, sadece kendisi ilk sıraya koydu. Her ne yapmak istiyorsa yaptı. Ben ondan farklı olarak, her zaman önce başka insanları düşünürüm. Ama böyle davrandığı için kardeşimi suçlamam. Bunu kendi çıkarlarını korumak için yaptı. Ben ve o farklı büyüdük, benim her şeyim vardı. Black'in aksine rahat büyüdüm. Black ne kadar kötü olursa olsun, o benim diğer yarım.
"Sana bir şey sorabilir miyim?" Sean'e döndüm.
Sean ve kardeşimin arasındaki ilişkiyi çabucak anlamanın kulağa komik gelebilecek bir yolu var ama kesinlikle işe yarayacak.
"Ne!?" Sean bana bakmak için döndü.
"Diyelim ki bir sandviçim var, sence onu başka biriyle paylaşır mıyım?"
Bu önemli bir konu. Black yiyeceğe paradan daha fazla değer veren bir kişidir. Bir gün Black bana, aç olursam ve sadece bir sandviçi olursa yarısını bana vereceğini söylemişti. Ve hâlâ ne dediğini hatırlıyorum: 'Biliyor musun, hiç kimseyle yemek paylaşmam, yemek konusunda çok cimriyimdir. Birine yemek vermeye istekliysem, o kişiyi gerçekten sevdiğim anlamına gelir, anladın mı?'
"Diğer insanlarla yemek paylaşmaktan hoşlanmadığın için paylaşmazsın. Ama başkalarının yemeğini alırsın."
"O kadar kötü biri miyim?" Ben gülmeye başladım.
"En azından bana o kadar kötü davranmıyorsun. İlk yılımızda odada sadece bir paket Noodle vardı, yarısını benimle paylaşmıştın. Yok ve Gram odaya girince şok oldu çünkü Gram bir keresinde biraz yiyecek istemişti ve sen hiç vermemiştin"
Gözlerimi büyütüp ona baktım. Bu, Black'in, Sean'e de çok yakın olduğu anlamına geliyor!Black asla yemeğini başkalarıyla paylaşmaz. Yemek istemediği bir yemeği paylaşmak küçük bir meseledir ama vermek istemiyorsa vermez. Bir kimse yemeğini izinsiz yerse, binlerce yıl ondan nefret eder.
Kahretsin, kahretsin yedi gün boyunca onunla kardeşim arasında ne olduğunu araştırmalı ve öğrenmeliyim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomanceNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r