"..." Yok cevap vermedi, daha önce olduğu gibi sessizce P'Dane'e baktı.
"Sakın söylememe izin verme!" P'Dane gülümsedim.
"..."
"Çünkü söylersem burada bir yerin olmaz, değil mi? Böyle bitmesi daha iyi, Yok!" P'Dane hiç anlamadığım bir cümle söyledi.
Yok, beni ve P'Dane'i yalnız bıraktı. P'Dane ve Yok ne saklıyor? hiçbir şey anlamıyorum.
P'Dane, beni evin yakınındaki bir kafeye götürdü, Sean'le olan hikayem de dahil olmak üzere olan olayları tüm detaylarıyla anlattırdı bana. Ben ve Sean'i duyduğunda P'Dane'in yüzünde endişeli bir ifade belirdi.
"P'Dane, White artık dayanamıyor. Neden herkes White aptalmış gibi davranmak zorunda? Kimse White'a bir şey söylemiyor, Hia bile. Bu arada o nereye gitti?" P'Dane'e döndüm.
"Kim bilir!? Yurda gittiğini ama seni ve Sean'i bulamadığını söyledi. Odada sadece Yok ve Gram'i bulabilmiş."
Black, Sean ile ben banyodayken odaya gelmiştir. Yüzüm bembeyaz oldu. Banyo kapısını açıp Sean'le beni gördüğünü hayal bile edemiyorum!
"Öyleyse, Hia sonra nereye gitti?" Panikle sordum.
"..." P'Dane sessizdi, bağdaş kurup oturdu ve kahvesini yudumladı.
"P'Dane susma. Bu gerçekten stresli bir an. Hia nereye gitti?"
Black'in sessizliği, tsunaminin on katlı bir binaya çarpmadan önceki sakin denizden farklı değil. Black sessizdi, yani ya kötü bir şey düşünüyordu ya da morali bozuktu ve patlayacağı günü bekliyordu.
"P'Dane söyle!" Gözlerimi kaz yumurtası kadar büyüttüm. Kardeşimi sorduğumda neden P'Dane hep sessiz kalıyor?
"Black yine ortalardan kayboldu. Seni aramaya gitti, yurt odasında seni bulamadığını söylemek için beni aradı, o zamandan beri ona ulaşamıyorum. Annesine sordum, o da nereye gittiğini bilmiyor, birkaç aydır eve gitmiyormuş. Kiraladığı bir pansiyon vardı ama hastaneye kaldırılmadan önce pansiyona gelen birkaç kişiyle kavga ettiği için pansiyon sahibi onu kovdu.
"Kavga mı!?" Korkudan titriyordum. "Biri Hia'yı dövmeye mi gitti?"
Yerimde duramadım ve telefonumu çıkarıp hemen Black'i aramaya çalıştım. 'Aradığınız telefon numarasına şu anda ulaşılamıyor.' Ve kaç arama yaparsam yapayım hep aynı ses, 'Aradığınız telefon numarasına şu anda ulaşılamıyor.' Hâlâ aynı ses! Ne yapmalıyım!? Ah ne yapmalıyım!!?
Tekrar aramak üzereyken Sean beni kendi numaramdan aradı. Aramayı cevaplayacakken telefon ekranı kapandı. Ah! Neden şimdi şarjım bitti! Her şeyden bıktım!
"Hia'yı dövmeye kim geldi, P'Dane? White, bu olayı babasına söyleyecek." Yüzümü kaldırdım ve P'Dane'e sordum.
Artık dayanamıyorum! Babama tüm bunları söylemeliyim. Ne de olsa o da babamın oğlu. Aslında babam, Black'ten ayrılmayı hiç istemedi. Babam Black'i her zaman sever, endişelenir, para verir ve onunla iletişim kurmaya çalışır. Ama annem, Black'in bizimle iletişim kurmamasını istedi ve Black'in babamızdan para aldığını öğrendiğinde onu dövdü. Babam ve ben, Black için her zaman çok endişelendik.
"Annenin pazar sahibine borçlu olduğunu biliyor muydun? Adamın gücü ve yetkileri var. Oğlunu, borçları tahsil etmesi için gönderdi, oğlu da Sean gibi normal bir çocuk. White, hayal et, Sean gibi biri borç toplamaya çıksa nasıl olurdu?" Sadece P'Dane'in dediklerini düşünürken bile omurgamdan aşağı bir ürperti hissettim.
Sean bir şişe şarap için her şeyi yapabilir. Sırf bir yanlış anlaşılma yüzünden, Tod bile dövüldü. Nasıl korkmayayım?
"Pazar sahibinin oğlu Black'i aramaya mı geldi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Me (Türkçe Çeviri)
RomansNOT ME NOVEL'ININ TÜRKÇE ÇEVİRİSİDİR. CR: @backup_wint3r