Y

205 17 145
                                    

Memurların, ellerindeki videoyu az da olsa netleştirdikleri halde bir bilgi elde edemeyişleri yüzünden keyifliydi BaekHyun. Hiçbir pürüz olmadan devam ediyordu işine ve bu böyleyken bir hafta daha geçmişti. BB, gündüz vakti elini kolunu sallaya sallaya işine gidip gelirken ve ailesiyle ilgilenirken kimse ondan şüphe dahi etmiyordu. Gecelerini ise ChanYeol'e ayırıyordu. Ara sıra AeSook -eşi-, Kyoong, gece yataktan ayrılacağında uyanıp ona sorular sorsa da onun bodruma ineceğini söylemesiyle uykusuna geri dönüyordu. Bodrumun içinde ne olduğunu bilmese de Kyoong'a güvendiği ve çocuklarının da huzurunu istediği için sessiz kalıyordu her zaman. Merak ediyordu tabii, ama Kyoong, ona açıklamadığı sürece bir şey yapamazdı. Bu şekilde de gayet mutlu bir ailesi vardı. Bunu bozmak istemiyordu kadıncağız.

Yaklaşık üç haftadır yanındaydı ChanYeol. BB'nin kurban olarak yanında tuttuğu en uzun süreli arkadaşıydı. Ve çoğu kişi onun öldüğünden artık emindi. Zaten ChanYeol'ün iki hafta önceki resminden sonra kimse kolay kolay onun yaşadığına ihtimal veremiyordu. En cesur olan SeHun bile inanmaya başlamıştı ChanYeol'ün öldüğüne. Bu durumda ChanYeol'ü kaybettikten sonra değerini az çok anlayan üç beş kişi onun anısına bir mezar yapmıştı. Çiçek bırakmak isteyenler o mezara gidebilirdi artık ama nedense mezar taşını yapanlar bile bir iki gittikten sonra gitmeyi bırakmıştı. Verdikleri değer bile yeni birini bulana kadar sürüyordu herkesin. Acınası.

-Seninle ne yapacağım ben?

-Öldür, kurtulalım.

BB, ChanYeol ile karşılıklı oturup konuşuyordu şimdi. Aslında ChanYeol, oturmakta biraz zorlanıyordu, yüz ifadesinden de belliydi ama BaekHyun yanındayken kendini yatağa bırakmayı düşünmüyordu hiç. Muhtemelen acısından yerinde duramasa bile kendini rahatça yatağa bırakmazdı. BaekHyun yanındayken zaten kendini yeterince ezik gibi hissediyordu, bir de geçtiği hafta boyunca onun altında çokça kez bu yatağa yattı diye kendini rahat bırakıp da uzanamazdı. Bunu yerine arkasının acısını yeğlerdi, şu an olduğu gibi.

-Seni tanıyan herkes öldüğünü düşünüyor. Seni biraz bile önemseyen birkaç kişi senin adına bir mezar taşı yapmışlar...

-Kimseyi yormadan beni öldür de boşuna gitmesin bari.

-Aslında öldüğünde arkandan birkaç gözyaşı dökülecekmiş. Bunu bilseydim belki de seni buraya getirmezdim.

Ağırlaşan kalbi bile başını eğmişti ChanYeol. Çırılçıplak bir şekilde onun tam karşısında otururken sırtını ve mahrem yerlerini bir örtü ile örtüyordu. Arkadaş dediği çevresi, ona verdiği çok az değeri gösterebilse belki de bu işkenceyi yaşamayacaktı...

-Üzülme o kadar. En fazla üç gün geldiler mezarına, yine değersizsin yani.

Dolu gözlerini kaldırıp karşısında, seks sırasında bile tam soyunmayan ve şimdi de giyinik olan eceline baktı, ChanYeol. Yorulmuştu üç haftada. Aslında ChanYeol, çok bile dayanmıştı BaekHyun'un dediği gibi. Onun yerinde bir başkası olsa şimdiye ruhu göçmüş olurdu yeryüzünden. Kendisi de neden itinayla nefes almaya devam ettiğini bilmiyordu. Amaçsızdı, acı çekiyordu; neden öldürmüyordu kendini? Daha doğrusu öldürebilir miydi elleri ve ayakları zincirliyken?

Bu saatten sonra serbest bırakılsa dahi ne yapabilirdi? Yaşayabilir miydi? Bir işi ve evi olabilir miydi? İnsanlar onunla ilgilenir miydi? Sever miydiler ChanYeol'ü?
(Y: Sevmeyeni biçerim!)

-Üzülme, dedim. Bak, ben seviyorum seni. Yetmez mi?

BaekHyun, gözleri dolan arkadaşına(!) biraz daha yaklaşıp yanağında akmaya devam eden göz yaşlarını silmişti iki eliyle. Onunla ne yapacağını cidden bilmiyordu. Bu seks dolu bir haftada kendinde fark ettiği tek şey de onu öldürmek istemediğiydi. Bu durumda öldürmek için bodruma taşıdığı bu adamla ne yapacaktı? Onu öldürmeyecekti ama serbest de bırakamazdı.

Boncuk gibi parlayan gözlerin içine bakarken BaekHyun gözüyle bakıyordu katilimiz; hani şu, insan gibi düşünüp öyle davranan tarafı.

BaekHyun, öylece iki avucuna aldığı yanakları parmak uçlarını oynatarak okşar gibi yaparken ChanYeol'ün sağ gözünün iki santim sağındaki kabuk bağlamış yarayı da eşeliyordu bir yandan. Rahat duramıyordu yani.

-BaekHyun öldür beni, lütfen. Nefes almaktan yoruldum.

BaekHyun, dudaklarını yalayıp düşünür gibi gözlerini ondan çektiğinde iki elini de kendi karnında birbirine bağlamıştı. Yutkunup kesici aletlerinin olduğu fazlasıyla alçak olan masaya indirdi gözlerini. Aldığı kablo tarzı kelepçe niyetine kullanacağı şey hiç kullanılmadan öylece masada duruyordu ve gözlerini de ona dikmişti sebepsizce.

-Burada yaşayamaz mısın, sana alıştım?

-Gaddar şerefsiz pisliği.

Ağlamaklı ses tonuyla duyduğu küfür ile kaşlarını çatıp kararmış gözlerle karşısındaki çıplak gence yöneltti bakışlarını. Ne güzel tatlı tatlı(!) konuşuyorlardı, nerden çıktı şimdi bu küfür?

-Sanırım yine deliğinin kanamasını istiyorsun.

Nefes alış verişleri sıklaşan ChanYeol ise yarım yamalak üzerine örttüğü kumaşa sıkıca sarılıp beklemeye başladı. Belki bu sebeple ölürdü ve kurtulurdu. Aksi takdirde kanayan rektumu ile ölmemiş olmak istemiyordu.

BaekHyun, son günlerin aksine fazla hırçın bir şekilde ChanYeol'e saldırdığında aklına hükümet yetkilileri gelmişti bir anda. Sözde onlara BB hakkında bir şey bulamadığını söyleyecek ve işin içinden sıyrılmaya çalışacaktı.

•••

Y:

Uzun zaman oldu.

Bölümü yazmak günlerimi aldı yahu. Bir kısa bölüm için günlerdir üzerinde duruyorum.

(Zamanım olsa çabuk yazardım da neyse. İlham hemen gelmiyor malesef ki)

Düzenlenme tarihi:   16.10.2021   01:26

BB (BaekYeol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin