o

191 18 64
                                    

Uzandıkça uzanıyor ama bir türlü parmak ucunu bile anahtara değdiremiyordu.

İçi burkulurken belki daha uzağa uzanabilir diye iki ayak bileğini de yüz üstü olmasına ve acı içinde yanmasına rağmen kaldırmış ve tüm gücüyle gözlerini kapatıp elini ileriye atmıştı. Başarısız olduğuna öyle çok inandırmıştı ki kendini iki parmağının değdiği soğuk metali az daha elinin değdiğini düşünmediğini düşündüğü için geri çekecekken son anda fark edip can havliyle geriye doğru gitmeden önce parmaklarını metalin üzerine bastırarak kendiyle beraber sürükleyerek çekmişti.

Şaşkınlıkla açtığı gözleriyle canı acısa dahi ağlayarak gülümsemişti. (Y: içim acıyor, var ya)

Defalarca üst üste yutkunup elindeki anahtara gözlerini kırpıştıra kırpıştıra bakmış ve üst kattan gelen bir devrilme sesi ile kendine gelmişti.

Alt tarafı bir kahvaltı getirecekti BaekHyun. Bu yüzden uzun zamanı yoktu ChanYeol'ün.

Titreyen ellerine rağmen anahtarı ayak bileğindeki kalın kemerli zincirin kilit kısmına koymuş ve anahtarın döndüğünü fark edince ağzını kocaman açmıştı. Anahtar uyuyordu! (Y: hem de horlayarak 🤭)

Şaşkınlığını kısa tutup diğer ayak bileğindeki kelepçeyi de çıkarmış ve tamamen çırılçıplak olduğunu bildiğinden yatağın üstündeki ince örtüyü yanına almıştı.

Her an düşecek gibi yürürken sessiz olmaya özen gösteriyor ve öte yandan da üst katta olan BaekHyun'u düşünüyordu. Her an gelebilirdi. Fark edilmeden bodrumdan çıkabilir miydi? Mutfak ne taraftaydı? En önemlisi dış kapı nerede kalıyordu?!

Sıklaşan soluklarıyla merdiven başına geçtiğinde arkasında düzinelerce silah olduğunu hatırlayıp içlerinden en basit görüneni eline almış ve ağırlığına şaşırmayı sonraya saklayarak merdivenleri tırmanmaya başlamıştı. İçinden geçen tek şey ise silahı kullanmak zorunda kalmak istemeyişiydi.

Sürekli yutkunuyordu ve sonunda sık aldığı soluklar yüzünden de boğazı kurumuştu. Kalp ritmi kulağında çınlarken merdivenin ortalarında durmuş ve bodrum kapısının altında olduğu evin üst katına giden merdiven basamaklarının ne olduğunu anlamaya çalışmıştı. Evin iki veya daha fazla katlı olduğunu, bodruma giden kapının da yer ile bütünleşmiş olmasını ve üst kata giden merdiven altındaki boşlukta olduğunu anlamasıyla sessiz adımlarına devam etmiş ve kahvaltı hazırlayan katilin sesine yoğunlaşmıştı.

Merdiven altı boşluğundan çıktığında gün ışığı evin içini aydınlattığı için gözleri kamaşmıştı. Üç hafta boyunca içinden çıkmadığı kafesin olduğu bodruma güneş ışığı girmediği için bunu bile özlemişti.

Yürürken zorlanıyor olsa dahi üzerine sardığı örtüyü sıkıca tutuyordu. Örtünün dışındaki eliyle de küçük boyutuna rağmen ağır olan silahı tutuyordu. Tanrı aşkına, daha önce televizyondan başka hiçbir yerde silah bile görmemişti ve açıkçası nasıl kullanıldığına dair pek bir bilgisi de yoktu. Korkusunun tuz biberinden biri de buydu aslında.

Ahşap zeminde gıcırtı yapmadan ilerlerken parmak uçlarına basarak ilerliyordu nereye gittiğini bilmeden. Yine de pek fazla dolaşmadan bodruma inen kapının bulunduğu merdiven koridorunun köşesini döndüğünde dış kapıyı görmüştü. Kapıya doğru ilerlerken BaekHyun'un çıkardığı seslerin kesildiğinden haberi yoktu. Dış kapıya ulaşmaya öyle yoğunlaşmıştı ki başını az biraz sola döndürdüğünde göreceği adamdan haberi yoktu.

BaekHyun ise düşürdüğü kasenin kırılan parçalarını toplarken işinin uzun süreceğini hesaba katıp kulaklarını dört açıp bodrumu dinlemeye başlamıştı. Kırık parçaları topladıktan sonra tepsiyi hazırlamayı bitirdiği zaman ise eline tepsiyi alıp ChanYeol'ün yanına gidecekti ama kedi gibi sessiz adımlarla ilerleyen birinin varlığını hissedip tepsiyi eline almadan mutfaktan ve mutfağa bağlı olan salondan çıkmıştı. Kapı girişini gösteren köşeyi döndüğü anda ise örtüye sarılmış arkadaşını görüp gülümseyerek  bir omuzunu duvara yaslamıştı. İyi ki, diyerek içinden geçirdi Kyoong. İyi ki kahvaltı hazırlamak için yukarı çıktığımda dış kapının kapalı olup olmadığını üçüncü kez kontrol ettim.

İstifini bozmadan kapıya ulaşan arkadaşını izlerken az evvel acıdan kıpırdayamayan bedenin şuan yürüyor olmasına şaşkındı. Oysaki canı çok acıyor diye kendi elleriyle onu doyurmayı düşünüyordu. Fazla vicdanlı olmuştu sanki.

ChanYeol, yalnız olduğunu düşünerek kapıya ulaştığını düşündüğü için sevinirken silahı tutan eliyle kapı kolunu tutmuş ve aşağıya indirmişti. İndirdiği kapı kolunu orta, yüzük ve serçe parmağıyla tutup çektiğinde kapının açılmadığını fark edip dudaklarını ısırmıştı. Tekrar ve tekrar deneyip de açılmadığını kabullenince başını eğip bir süre kabullenmek için iki defa nefes almıştı. Daha sonra ise sessizliği fark edip başını soluna döndürdüğü anda ise onu görmüş ve iki parmakla tuttuğu silahı elinden düşürmüştü.

Katilinin gülümseyen suratına korkuyla bakarken nefesini tutmuştu. Ani bir hareketle düşen silahı eline alıp zangır zangır titremesine rağmen silahın namlusunu katilini hizalamıştı. Tam da o an ölmek istiyordu. Can acısı had safhadaydı ve bunun üzerine başka bir acı daha kaldırabilecek durumda değildi.

-Anahtara nasıl ulaştın?

BaekHyun, büyük bir şaşkınlıkla sorduğunda yüz ifadesi hâlâ gülümser gibiydi. Cidden şaşırmıştı anahtara ulaşabilmesine.

-Lü-Lütfen.

-Hm? Yanlış bir şey mi yaptın?

Bilmiyormuş gibi davranıp omuzunu duvardan ayırdığında kapının yanındaki arkadaşının silahı iki eliyle tutup da sırtını kapıya yaslamasını öylece izliyordu.

Küçük adımlar atarak onun yanına vardığında hâlâ da namlunun ucu, onu gösteriyordu. Sıkıntıyla nefes verip bayık gözlerle ChanYeol'e baktı.

-Eğer şarjörü doldurmadıysan silahların hepsi boş, ChanYeol. Hadi, zorlama da alanımıza gidelim.

BaekHyun, ChanYeol'ün elindeki silahı kolayca kendi eline almış ve şarjörünü açıp göstermişti ona. ChanYeol, tamamen bitik bir halde üzerindeki örtüye sıkıca sarılarak BaekHyun'un sırtındaki elinin yönlendirmesiyle bodrumun kapısına doğru gitmişti. Aşağıya inince neler olacağını bilmese de tek temennisi ölecek olmasıydı.

-Bu hatanı anlayışla karşılayacağım, ChanYeol.

-Ölmeyi hak et-etmiyor muyum?

Kafesin içine ChanYeol'ü bırakıp onu zincirlemeden kapısını kilitlemişti. Anahtarı cebine atarken tekrar merdivenlere yönelmek için ChanYeol'e sırtını dönmüştü. Hazırladığı kahvaltı yukarıdaydı, onu getirmeliydi.

-Vücudundan akan kanı izlemek paha biçilemez bir görüntü ama... canının acımasını istemiyorum artık. Bu yüzden ChanYeol, bir daha beni sinirlendirme; sana zarar vermek istemiyorum.

•••

Y:

Espri için çok özür dilerim. 🤭😂

Düzenlendiği tarih:   20.10.2021   20:33

BB (BaekYeol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin