-...Size bir şeyler söyleyebilirim.
-Geçen gece dediğin iki gün önceki mi?
-Evet.
-Ne gördün, hemen anlat.
SeHun, sabırsızca telsizli elini adama doğrultmuş ve konuşmasını söylemişti. Bu sırada Jongİn ile bakışmışlardı. Jongİn ona kaşlarını çatsa da ikisi de birbirinden sabırsızdı. Sadece biri diğerine göre daha sakin davranmaya çalışıyordu.
-Sokak ışığının altında diye gördüm onu. Garip giyinmişti. Hava serin olsa da kimse kışlık giymez yani. Değil mi Komiserim?
-Konuştuğun kişi Amirimiz.
-Pardon. Ne bileyim işte, öyle çıktı ağzımdan esmer şeker.
SeHun, yüzünü buruşturacakken bundan vazgeçip ok gibi olan kaşlarını daha da çatmıştı. Kime yavşadığını sanıyordu bu yüzü gözü kaymış herif?
Jongİn ise aralarında tek esmer tenlinin kendisi olmadığını düşünmeye çalışarak konuya odaklanmaya çalışıyordu.
-Ihım! Düzgün anlat şunu.
Jongİn'in yalancı öksürüğüyle devam etti genç.
-O giyiminden belliydi bir boklar çevirdiği. Anlamıştım o kafama rağmen. Şey, anlarsınız ya...
-Lanet bir içici olduğun belli. Seninle işimiz yok. Devam et.
Genç, Amirin ses tonuyla yutkunup bakışlarını daha az sert olan esmer tenliye çevirmişti.
-Karşıdan karşıya geçti hızlıca. Yola baktı ama ben yerde uzanıyordum, görmedi beni. Birinin yanına gittiğini gördüm. Konuştu, sarıldı bir de. Sonra da onu da alıp bir arabaya bindi ve gitti. Onu mu arıyorsunuz, bilemem. Normal iki tanıdık insan gibiydiler. Ama kısa boylu olanın aurası uzaktan bile belliydi. Çok kötü hissettiriyordu. Giyimi, cinsiyetini bile belli etmiyordu ama uzun olana sarılma şekli erkekçeydi. Kocaman adamı kolları arasında kaybetti.
SeHun, dikkatle dinlerken gözünü gençten ayırmıyordu. Konuşacakları bitmiş gibi olduğunu anlayınca da hemen sorusunu sordu.
-Boyu, uzun olanın neresine geliyordu?
Amirin sorusuyla gözler gence dönmüştü. Genç ise düşünüyordu. Neresine geliyordu ki? Yatarken bunu tam anlayamamıştı ama o ikisi sarıldığında neresine geldiğini görmüştü sanki.
-Omuz. Sanırım omuzuna geliyordu. Belki biraz daha uzundu ama çok da değil.
-Bir yetmiş beş boylarında bir erkek.
-A! Benim kadarmış.
SeHun, göz devirip gençten uzaklaştığında diğer ekip arkadaşlarını bir araya getirmişti. Jongİn ise adamın ifadesinde söylediklerini hızlıca not defterine yazmış ve toplanan ekibe katılmıştı. Gözler Amirin üzerindeydi.
-Katil'miz bir yetmiş beş boylarında bir erkek ve kurbanın tanıdığı biri. Herkes ChanYeol'ün tanıdığı kişileri araştırsın ve potansiyel katiller ile konuşsun. Aradığımız kişiyi bulazmazsak tanıdığı herkesi sorguya çekin. Bu şekilde de bulunmazsa tek kelime bile konuştuğu herkes araştırılsın. Anlaşıldı mı?
-Ama...
-Eve gitmek hayal oldu. ChanYeol her an ölebilir.
-SeHun, belki ölmüştür bile. Cesedini birkaç güne bize verir o herif zaten.
-Ne yani, öylece bekleyecek miyiz? Kendine yakıştırıyor musun bunu?!
-Öyle demek istemedim...
-Ne saçmaladığını herkes anladı, sus bence. Şimdi, herkes dediklerimi yapıyor. ChanYeol ile kim göz göze geldiyse soruşturuluyor.
-SeHun!
SeHun, başka bir yakın arkadaşına, aynı zamanda ekip arkadaşına, döndü ve yüz ifadeleriyle devam etmesini söyledi.
-Aradığımız adam tüm şehir ile illa konuşmuştur. Yüzlerce insandan bahsediyoruz, Amir SeHun.
-Nasıl biri olduğunun farkındayım ama BB ilk kez açık vermişken onu yakalama şansımız yüksek. Bunu kaçıramayız.
-Ben okul arkadaşlarını sorgulamakla sizin yükünüzü azaltabilirim, arkadaşlar.
-Ah, Jongİn~ Bir tanemizsin!
Jongİn'in fedakarlığına herkes onu kucaklarken SeHun onu uzaktan izleyip gülümsüyordu. Jongİn, nerdeyse okulun tamamını sorgulamayı üstlenmişti. Ne yaptığının belki de farkında değildi, ya da birilerinin gözüne girmeye çalışıyordu; kimse o an bunu önemsemiyordu.
-Yeter bu kutlama! Herkes işine! Marş, marş!
•••
Y:
Düzenlenme tarihi: 02.09.2021 19:45
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BB (BaekYeol)
Mystery / ThrillerBaekYeol texting + Kısa düzyazı ••• BB: :) Bunu istiyorum ChanYeol Delirmeni istiyorum ChanYeol: Delirmedim Bunu başaramayacaksın BB: Sen de delireceksin ChanYeol Diğerleri gibi Ölmek için yalvaracaksın En ufak bir açık bıraktığımı fark ettiğinde Ke...