x.

328 22 385
                                    

BaekHyun, eşine gerekli uyarısını yaptıktan sonra nereye gideceği biliniyor olsa dahi ondan gizlice bodrumuna inmişti. Eşi, onun, evin altında çalıştığını bilse de işlettikleri pastaneye gidiyor gibi düşünüyor ve onları tanıyanlara öyleymiş gibi söylüyordu.

Bodrumunun girişinin nerde olduğunu bilse de hiçbir zaman girememişti oraya. Eşi Kyoong'un oraya bir kapı aracılığıyla girdiğini bilse de o kapının nasıl açıldığını bilmiyordu. Daha önce görmemişti. Ve bir kez kapıyı açmaya çalıştıysa da bunun ardından eşi bunu fark etmiş ve onunla tartışmıştı. Bu yüzden bir daha öyle bir şeye yeltenmemişti. Eşiyle arasının bozulmasını istemiyordu. Mutlu bir evlilikleri ve iki çocukları vardı. Bu düzeni bozmak istemiyordu.

BaekHyun, kapıyı ardından kapatıp aşağıya indiğinde sağına bakarak indiği için ChanYeol'ün uyandığını ve ona baktığını görmüştü. Ağzını kapatmayı unuttuğunu ChanYeol çığlık atmasa da ona attığı dik bakışlardan anlamıştı. Açıkçası uyandığı gibi bağırıp yardım isteyeceğini sanıyordu, diğer herkeste olduğu gibi

-Selam, uyanmışsın. Peki, ayılmış mısın?

Merdivenden inip ona yaklaşmaya başladığında dik bakışların ağladı ağlayacak bir şekle büründüğünü görmüştü. BB'nin ChanYeol'ün bildiğiyle Kyoong olduğunu öğrenmek onda büyük bir yıkıma sebep olmuştur şimdi, tahmin edebiliyordu BaekHyun. Ama umrunda değildi.

-Şaşırdın mı sevgili arkadaşım?

-Sen...nasıl? Neden?

-Çünkü zevkli.

Kıkırdayıp demir parmaklıklara dokunmuş ve ChanYeol'ün ellerindeki ve ayaklarındaki kelepçelere diktiği yüzüne bakmıştı. Kurbanı oturuyordu ve oturduğu yerde fazlasıyla kırılgan görünüyordu. Aslında o kafese giren tüm kurbanları böyle zayıf görünmeye başlıyordu. Kafesin bir özelliğiydi bu.

-Aç mısın?

Aldığı garip hüzünlü bakışlara gülümseyip omuzlarını kaldırıp indirmişti. Sağlıklı bir kurbanla uğraşmak daha iyiydi. Eskilerden bir arkadaşı yanındayken hastalanmıştı ve BaekHyun'a fazla zevk veremeden ölmüştü. Ondan sonraki tüm kurbanlarının temel ihtiyaçlarına önem vermeye başlamıştı. Uğraşıp da kaçırmış ve sonrasında bir işe yaramadan öldürmüş olmak boşa zaman kaybıydı. Zamanı değerliydi BaekHyun'un.

-Birazdan sana yemek getiririm. Sohbet etmek ister misin?

-Kimsin sen? Niye beni seçtin?

Kafesin kapısının kilidini açıp içine girmişti BaekHyun. ChanYeol'ün irkilmesi ve telaşa kapılması onu sevindirirken yüzünden eksik etmediği gülüşüne dişlerini göstererek devam etmişti. Ufaktan zevkin ona uğradığını hissediyordu. Korku ve acıyla besleniyordu ruhu.

ChanYeol'e yaklaşmadan kafesin iç kısmında sırtını demirlere dayayıp oturmuştu. Oturduğunu gören kurbanı, yatağa bastırdığı ellerini kucağına almıştı saldırı tehlikesinin geçtiğini düşünerek.

-Uzun zamandır tanışıyoruz aslında, değil mi? Üç yıl olmuştur sanırım.

-Ae Sook biliyor mu?

BaekHyun çatlayan sese gözlerini yumup yüzünü ekşitmişti. Yüksek IQ görmek istiyordu. Böyle aptalca sorular değil, daha mantıklı şeyler duymak istiyordu.

-Ortağım hatta, az sonra gelir o da.

Gözlerini devirip bacaklarını ileriye uzatmıştı. Ağzını kocaman açıp esneyince gözleri yaşarmış ve burnu akmıştı. İnsan olduğunun en büyük kanıtı buydu: burnu akıyor ve yorulabiliyordu.

BB (BaekYeol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin