Yazardan küçük bir not:
Sevgili okuyucularım ben sibeli öldürmeliydim... Yani kurgu böyleydi. Sizin yorumlarınızı okuyunca vazgeçtim:)
Bunun için yeniden yazmak zorunda kaldım. Sonuçta okurlarım için yazıyorum♥️😍
fazla uzatmayayım... İyi okumalar.
***
Zeynepten...
Şaşkın bir şekilde doktor beyi dinliyorduk.
"Sibel mi?" Diye titreyen sesimle konuştum.
Emir destek olmak istercesine ellimi tutuyordu.Halime yenge hiç iyi gözükmüyordu her an bayılacak gibiydi...
Hakan ise Doktor beye öfkeli bir şekilde bakıp konuştu.
"Doktor bey siz ne saçmalıyorsunuz! Ben demin karımla konuştum."Doktor bey bize üzgün bir şekilde bakıp konuştu.
"Efendim üzgünüm, demin trafik kazası geçiren bir hasta geldi. Yüzü paramparçaydı. Buraya gelene kadar çok kan kaybetti, ama bilinci hâlâ yerindeydi. Size böbreklerini vermek istedi. Bunun için gereken tüm evrakları imzaladı."Dolu olan gözlerimle doktora bakıyordum. Bedenim titriyordu.
"Hayır! Siz ne saçmalıyorsunuz. Şimdi Sibel nerde?" Diye bağırdım.
Ece nolucaktı!
Allah'ım ne oluyor?Sibel Benim için kendinden vazgeçemezdi!
Doktor bey elindeki notu bana verdi.
"Sibel Karadağ bunu size vermemi istedi." Halime yenge ayağa kalkmıştı. Ağlamaktan gözleri şişmişti nefret dolu bir şekilde bana bakıp, bağırmaya başladı."En son sana yemek getiriyordu!
Hepsi Senin yüzünden kızım öldü!"
Emir ona doğru gidince elini tutum.
"Yengem doğru söylüyor" dedim.
Kendimi suçluyordum. Gözyaşlarımı sildim... Ve elimdeki kağıda baktım.Hayır Sibel ölmemiş olsun...bu gerçek olamaz!
Zeynep senden büyük olmama rağmen bunca zaman sen bana ablalık ettin... Bu sefer ablalık yapma sırası bende...böbreklerim sana uyuyordu ama ben bunu sana söyleyemedim. Korktum! Sonuçta Ece vardı. Bir böbrekle yaşıyarak hayatımı riske sokamazdım. Sonra yanına geldim. Halini gördüm acını hissetim. Şimdi fedakarlık yapma sırası bende... Bu seferAblalık görevimi yaptım değil mi?
Hiç bir şey hissetmiyordum. Sadece kağıda bakıyordum.
***Ağlamaya başladım.
"Hayır Sibel!"Yerimden kalkmaya çalıştım.
"Beni ona götürün." Diye bağırdım. Doktor bey biraz affalamıştı."Olmaz yani şey... " Demeden kapı açıldı ve içeriye Sibel girmişti. Hepimiz ona şaşkın bir şekilde bakıyorduk. Derin bir nefes aldım.
"Sibel" dedim ve kolarımı açtım. Gelip hemen sarıldı.
Yaşıyordu!
Onu görmemle biraz rahatladım.
Hepimize bakıp güldü."Sadece ufak bir şaka yapmak istedim... Öyle bakmayın. Demin gelirken az daha araba çarpıyordu sonra dedim ki ben ölürsem kim benim için üzülür?"
Hepimize teker teker bakıp gözleri bende durdu.
"Anladığım kadarıyla en çok sen üzülmüşsün"
Sibelin bir an öldüğünü düşündüğüm için yanımda durduğu için tekrar sıkıca sarıldım.
Halime yenge gelip sibeli ayağa kaldırdı ve hepimizi şok edecek bir tokat attı sonra gözlerindeki yaşları silerek konuştu.
"Salak! Böyle bir şaka yapılır mı? Sen aklını mı kaçırdın! Burada ne hale geldik haberin var mı?"
Anlaşılan yengem çok korkmuştu. Hakanda hiçbir tepki vermiyordu. Yüzü kireç gibi olmuştu Sibel gelince biraz rahatlamıştı. Sibel, yengeme sarılıp konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞLA KALBİM
Romansa"Hamileyim..." Dediğimde çok sevdiğim yeşil gözlerini bana dikti. Öfkeli bakmıyordu... Ama bana acıyormuş gibi bakıyordu. "Çocuk doğduktan sonra seni bir daha çevremde görmek istemiyorum." Dediğinde gözlerimin dolmasına engel olamadım. *** Zeynep ok...